“Oslo Chamber Music Fest” kapsamında “Universitats Aula Oslo”da sahne alan Say, konserinin “yılın en kötüsü” olarak nitelendirdi. “Korkunç bir rutubet, korkunç bir küçük piyanoda, küçük bir mekanda” diye yazan Say, şu ifadeleri kullandı:
Korkunç bir rutubet, korkunç bir küçük piyanoda, küçük bir mekanda, 32 bölümlü eserin 5. Bölümünden itibaren ter damlaları başladı, gündüz 40 dereceye yakındı Oslo’da, akşamüstü yağmur yağdı, geriye nefes dahi alınamayacak rutubet kaldı, ki saunada bile zor terlerim, ter damlalarım yağmur gibi tuşlara ceketime akıyordu, çok dikkatimi dağıttı, hatta 18. Bölümde “ulan Kopenhag’da giyecek başka ceketim yok ki” filan diye düşünmeye başladım, 20. Bölümden sonrası, hayatta kalmacaya, kalp krizi filan geçirmemeyle çalışmacayla geçti.
‘Şu Konser Bitsin’ Diye Düşündüm
Sahneye çıkmadan önce biontech aşısı yüzünde kalp krizi oranlarının 8 katı arttığını anlatan Almanca makaleler okumuştum, “ kalp krizi geçirmeden şu konser bitsin” diye düşündüm İşte en sevmediğim tarz konser, bir anda şartlar bünyeyi yok ediyor. Düşünceler dağılıyor. Sevgi ve emek siliniyor… Bünye olmadan da müzik olmuyor haliyle.
Bu konseri isteyen en fena şekilde eleştirebilir elbet, insanın kendisinin “keşke bu konser olmasaydı” dediği eleştiriden daha ağırı da yok ki kardeşim.. Mutsuz hücrelerle uykuya mı dalınır? Aynaya bakınca akşam? Dürüst olunur “ bu akşam sıkı kaybettim” deriz. Bu zor dünyada da bunu demeyi istemiyoruz, bunca emek verip…”