CRI Türk FM ve GBTimes Genel Müdürü Doç. Dr. Michael Kuyucu Yeni Birlik gazetesindeki köşesinde geçtiğimiz haftalarda da gündeme gelen O Ses Türkiye programındaki telif problemlerini kaleme aldı. Son olarak Duman grubunun solisti Kaan Tangöze’nin Acun Ilıcalı’yı mahkemeye vermesine değinen Kuyucu’nun köşe yazısı;
Son zamanlarda Acun ve onun başarılı programı “O Ses Türkiye” ile ilgili karşıma sık sık çıkan bir konu var: TELİF. Bu yarışmada yarışmacıların seslendirdiği şarkıların telifleri ödenmiyor mu yoksa bir anlaşmazlık mı var anlamıyorum. Kısa bir süre önce nostalji müziğinin önemli müzik şirketlerinden Ossi Müzik ve sahibi Hakan Eren, O Ses Türkiye adlı yarışmada kendi firmasının eserlerinin izinsiz kullanılmasından dolayı bir mahkeme açtı ve davayı kazandı. Daha sonra pek çok besteci ve solistten aynı yakınmayı duydum. Derken geçen hafta benzer bir sıkıntıyı Duman Grubunun solisti Kaan Tangöze’nin yaşadığını gördüm, “neler oluyor” dedim ve araştırdım.
Kaan Tangöze Acun’u Mahkemeye Verdi
Duman Grubunun solisti Kaan Tangöze, İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde açılan davada eserlerinin söz yazarı ve besteci sıfatıyla kayıtlı olduğu Mesam tarafından korunduğunu söyledi. Kaan’ın iddiası 11 müzik eserinin TV8 kanalında “O ses Türkiye” ve “O Ses Çocuklar “adlı programda kendisinden izin alınmadan kullanılması. Kaan’ın avukatı izinsiz kullanımların 37 tanesini tespit ettiklerini söylerken Acun Medya’dan 5 bini manevi 5 bini maddi tazminat talebinde bulundu.
Meslek Birlikleri Yöneticileri İş Değil Huzur Hakkı Peşinde
Bu telif meselesi Türkiye’de sıktı artık. Bir yandan dört meslek birliği Mesam – MSG – Müyap ve Müyorbir birbirini yiyor. Ortak bir yönetimle sanatçıların haklarını korumaya çalışmak yerine taht kavgaları ile gündeme geliyor. Özellikle meslek birliklerinde yönetici olanların aldığı ve huzur hakkıpayı olarak adlandırılan maaşlar muazzam düzeyde. Aylık 7- 8 bin lira para alabiliyorsunuz bir meslek birliğinde yönetici olduğunuzda. Böyle olunca insanlar iş yapmaktan çok kapak atacak bir yer olarak görüyorlar meslek birliklerini. Her seçim döneminde ciddi yönetim kavgaları yaşanıyor. Sonra Ankara’daki siyasetçiler aranıyor. Araya adamlar konuluyor, derken siyasetçiler bu konudan tam haberdar olmadan kendilerini birtakım
avantacılar tarafından kullandırtıyorlar. Meslek birlikleri öyle bir durumda iken müzisyenler avukatları ile haklarının aramak adına mahkemelere başvuruyorlar. Her Söylenen Şarkı İçin İzin Almak Demode
Acun’un bu başına gelen konuya bir anlam veremiyorum. Şu an bazı hukukçular ve müzik yapımcıları söz yazarı ve bestecileri gaza getiriyor ve bir şarkınızın bir televizyon kanalında kullanılması için sizden alınması gerekiyor diyorlar. Yani, mesela “O Ses Türkiye” adlı yarışmada o gençlerin seslendirdiği şarkıların her biri söz yazarı ve bestecisinden izin alınacak. Öyle bir saçmalık mı olur? O zaman bu işleri takip eden Mesam ve MSG’nin rolü ne burada? Dünyada emsali yok bunun. Bir şarkıyı akustik olarak seslendirirsiniz, O Ses Türkiye’de veya Pospstar’da ki yarışmacılar şarkıyı yorumlar, sonra onun bilgisi meslek birliğine bildirilir ve meslek birliği söz konusu eserin hak sahiplerine hak edişi olan telifi verir. Bu dünyada da öyle. Ha öyle olmayan yer varsa da peşinen söylüyorum yanlış.
Düşünün bir, şimdi her hafta yayınlanan “O Ses Türkiye” adlı programda gençlerin akustik performansları için o seslendirecekleri şarkıların
söz yazarı ve bestecilerinden önceden izin istenecek. Ölme eşeğim ölme. Bu bürokrasiden başka hiçbir şey değil. Sonra o bestecinin aç menajeri “kaç para verirsin” muhabbetine başlayacak. Sonra ek paralar istenecek vs vs… Öyle şey olmaz. Şarkıyı kullanır yarışma, sonra listede şarkının kullanımının bildirimini yapar ve telifin öder, meslek birliği de o telifi hak edene verir. Benzer bir şey şarkıların derleme albümlerde kullanılmasında da var. Dünyada mesela bir şarkının bir derleme albümde kullanılmasına yapım şirketi karar verir. Yapım şirketi izin verir, sonra o şarkıyı kullanan derleme albümün yapımcısı meslek birliklerine telifleri öder ve şarkının sahiplerine hak edişleri verilir. Bu işin raconu böyle.
Acun’un İşi Zor Olabilir
Burada konuyu tam bilmemekle beraber bildiğim ve gördüğüm kadarıyla Acun Medya haklı, yani bir şarkının “O Ses Türkiye”de icra edilmesi için kapı dolaşıp izin istemesi çok anlamsız, saçma ve ilkel. Bu bürokrasi yapar, bu işleri tıkar ve en önemlisi müziğin dolaşımını olumsuz etkiler. Ayrıca müzikten rant sağlayanlara fırsat verir. Ama sanırım Acun’un işi zor çünkü emsal karar var. Bu emsal karar sadece Acun için değil televizyon ve radyolarda canlı müzik, akustik müzik dinletisi yapan herkes için zorluklar yaratabilir. Onun için Acun’un hukuk danışmanlarının uluslararası mahkemeleri örnek göstererek işi biraz ciddiye alması lazım.
İşte bu aşamada ben çok üzülüyorum, çünkü yargı emsal olabilecek kararlar verirken hiç dikkat etmiyor. Maalesef hukuk çok ideolojik davranmaya başladı. Mesela bir hukukçu bir davaya bakarken “o yandaşa yada o muhalife hesabını soracağım” mantığı ile bakıyor. İş hukuktan, mukukutançıkıyor.
Ayrıca peşin para alma konusunda uzman bir toplum olduğumuz için her şeye saldırıyoruz toplum olarak. Şimdi olaya bak, Acun’un “O Ses Türkiye” programında bir yarışmacı X bir şarkıyı seslendirecek gidip besteciden öncesinde izin isteyecek, besteci ya da menajeride “seslendir ama şu kadar para isterim” diyecek ve kafasına göre ön ödeme isteyecek. Böyle telif sistemi olmaz, gitsinler bir Avrupa’dakive dünyadaki telif sistemini öğrensinler sonra çıkıp peşin ödemelerle yüksek paralara şarkı satsınlar. Bunlar bu gidişiler sokakta ıslıkla çalacağımız şarkı içinde izin istememizi isteyecekler. Olmaz öyle saçmalık. Bakın ben telif ödenmesin demiyorum, izin isteme konusunun saçma ve gereksiz olduğunu söylüyorum. Her radyo ve tv kanalı canlı icra edilen her bir şarkı için isterse meslek birlikleri bürokrasi merkezine döner. Hukukçular karar verirken biraz pratik, biraz güncel ve evrensel kanunlara göre karar vermeli. Bestecilerde haklarını “normal telif” toplama konusunda emek harcayarak talep etsinler. Yani telif sisteminin düzgün yürümesinin sağlamak adına savaşsınlar, meslek birliklerinde koltuk kapmak için değil.