Sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri kendi yayınlarımızı yapabiliyor ve kendi alanımızı kurabiliyoruz. Çok belirgin sınırları olmayan sosyal medyanın sayısını bilmediğimiz uygulaması ve yayın organı bulunuyor. En çok kullanılanlar ise YoTube, TikTok, Instagram ve Twitch.
Bu mecralarda kişisel olarak yayın yapabiliyor ve üstelik bu alanlardan para da kazanılıyor. Lakin, şöyle bir sorun var. Önceden konvansiyonel yayıncılık anlayışındaki denetleme kurulunun onay tekelinde bulunan televizyonlarda yayınların medyaya verilmeden önce -doğru ya da yanlış- bir kurulun onayından geçiyordu. Yayın maddeleri belirgindi ve sınırları netti. Bu durum zaman içerisinde biraz katılaştı ve televizyonda yayınlanan dizilerin programların sınırları daha da daraltıldı.
Örneğin önceden bir dizide görebildiğimiz sevişme ve öpüşme sahneleri giderek süre olarak sınırlandırılırken daha sonra tamamen yasaklandı. Televizyonu izleyen kitlenin kim olduğu yayıncı tarafından o an görülmediği için belki doğruydu beki de yanlıştı ancak sınırlar daha da daraltılınca bunun sadece denetleme değil bir politika da olduğu anlaşıldı.
Önce konvansiyonel yayına yan ekran olarak destek amaçlı kullanılan sosyal medya platformları “HASHTAG” olarak bu mecralardan faydalandı. Televizyonda dizi ya da program izlerken elimizdeki telefonlarla açılan Hashtag’lere katılabiliyorduk ve kendi fikirlerimizi söyleyebiliyorduk. Seyirci ve yayın arasındaki dördüncü duvarı yıkan bu yeniliğin sınırları belli değildi.
Sosyal medyanın ya da yeni medyanın organlarının sayısının giderek artması ve içeriklerinin yön değiştirmesi ile bu alandaki açık fark edildi. Buradan yayın yapabilirdik ve kimse bize karışmıyordu.
Buraya kadar her şey harika…
Bu yeni medya bir sürü de ünlü çıkarttı. Her medyanın kendi ünlüsü olmaya başladı ve buna da “Fenomen” adı verildi. İşte bu fenomenlerden biri de Mika Can Raun…
Mika, en başından beri kendini hiç gizlemedi. Bu harika bir şeydi. Öteki kavramının da duvarları yıkılmıştı ve Z kuşağı daha rahat yetişiyordu. Yayınlarında kendisini ifade etti. Anlattı. Onu takip edenler tüm süreçlerine şahit oldu ve Mika gibi hisseden diğer insanlar da aslında yalnız olmadığını fark etti. Mika da yalnız olmadığını fark etti.
Buraya kadar da sorun yok…
Sorunun başladığı nokta, bir yayın organı haline dönüşen sosyal medyanın yayıncılık eğitiminden ve anlayışından uzak binlerce yeni fenomen “Sunucu” çıkartmasıydı. Yeni medyada ya da konvansiyonel medyada -nerede olduğu hiç önemli değil- Yayın yaptığının farkında olarak ekrana çıkmak bir bilinç seviyesi ile gerçekleşebilir. Çünkü bunun eğitimini alan herkes çok iyi bilir ki eper iyi niyetliysen yayın yaptığında seni takip eden insanlar senden etkilenir Onların fikirlerini etkileme ve değiştirme gibi bir güce sahipsin. Bu güç kişiye ait değil tamamen medyanın kendi içindeki gücü…
Bu yayınların kontrolsüzleşmeye başlamasıyla da işte son dönemlerde yaşadığımız ilginç manzaralar silsilesi ile şahit oluyoruz. Mika Can Raun, yaptığı paylaşımlarda ve yayınlarda sınırları hep zorluyordu ancak şimdi sınırları değil sabırları zorluyor…
Yeni magazin manşeti ,”TikTok fenomeni Mika Raun markette satılan sıvı yağı cinsel organına sokmaya çalıştı!”
Bu manşetteki okuduğumuz her şey doğru… Youtube kanalında “Para insanı değiştirir mi?” başlıklı videosunu yayınlayan Mika Raun, izleyenlerin midesini bulandırdı. Kız arkadaşlarıyla gittikleri market alışverişinde kendilerinden geçen ikili, reyonda bulunan ürünleri uygunsuz kullandı. Mika Raun’un reyondan aldığı sıvı yağı önce arkadaşına daha sonra kendi cinsel organına sokmaya çalıştığı görüldü. Market çalışanlarını ve vatandaşı küplere bindirecek olan davranışa Mika “İnsanlar bunları elliyor” diyerek kahkaha patlattı.
Mika Can, Kerim Can Durmaz konserinde yaptıklarıyla hayrete düşürdü. Kız arkadaşıyla birlikte dans ederken uygunsuz vaziyetlerini takipçileriyle paylaşan Mika, olumsuz eleştiriler aldı.
Kerimcan Durmaz da bir fenomen ve bir dönem uçağın tuvaletinde gösterdiği cinsel organıyla da gündemdeydi…
Özgürlüğün ifade edilmeyen ve öğretilmeyen kavramsal karmaşasını sonuçlarını izliyoruz hep birlikte… Kısıtlamalar ve engeller başka bir sorun ama medyanın doğru kişiler tarafından aklı başında yönetilmesi fikri hiç de fena değil gibi….