Türk Sanat Müziği sanatçısı ve Koro Şefi Mustafa Ertürk “Muzikonair”den Mustafa Barış Durak’ın sorularını yanıtladı. İstanbul gecelerinin vazgeçilmez ismi ve koro şefliğinde “Kütüphane” olarak adlandırılan Ertürk, Türk Sanat Müziği ve korolar hakkında özel açıklamalarda bulundu.
Müziğin hayatınızdaki yeri nedir?
Müzik benim yaşamımın en önemli yerinde. Müzik benim için hobi ve ya bir uğraş değildir. Çocukluk yıllarımdan başlayarak müzikle iç içe oldum. Ailemde herkes Türk Musikisini sever ve söylerdi.
Müziğe aktif olarak nasıl başladınız?
Türk Müziğini çok seven ve benim yeteneğimle gurur duyan babam, 13 yaşımdayken bir gün elimden tuttu ve evimize çok uzak olmayan “İstanbul Türk Musikisini Sevenler Derneği” ne götürdü. Bir arkadaşından duymuştu bu topluluğu. Derneğin şefi 2018 yılında yitirdiğimiz İstanbul Radyosu Solist sanatçılarından Erol Küçükyalçın’dı. Çalışma alanı benim için büyülü bir ortamdı, çok etkilenmiştim. Biraz dinledikten sonra Erol Hoca bana döndü ve “Sen de bize bir şarkı söyler misin?” dedi. İşte benim kaderimde müziğin yeri böylece belirlenmiş oldu. Şükrü Tunar’ın rast eseri “Unut beni, kalbimdeki hicranla yalnız kalayım” şarkısını söyledim. Bu vesileyle o harika topluluğun bir parçası oldum.
Günümüzde sizin yönettiğiniz korolar gibi birçok koro kuruldu. Sizce bunun nedeni nedir?
Korolar genelde amatör topluluklardır. İnsanlar hiçbir kazanç düşünmeden yalnızca müzik sevgisi ve dostluk arayışı ile gelirler bu ortamlara. Ortak yapılan müzik insanları birkaç saat için de olsa yaşamdaki streslerden, sıkıntılardan uzaklaştırır. En büyük güzellik hiçbir maddi kazanç beklemeden yalnızca müzik ve dostluğu paylaşabilmektir. Birlikte bir büyüyü yaratmak ve onun parçası olmak… Bence bu mutlaka yaşanılması gereken bir duygu. Daha sonra sahnelerde solist olarak çalıştım ve çalışmaktayım ama bir koronun parçası olmak tamamen başka bir mutluluk.
Türk Sanat Müziği özellikle gençler arasında yaygınlaşmaya, sevilmeye başladı. Bunun belli bir nedeni var mı?
Dünyada çok çeşitli müzikler var. Yöresel, bölgesel müzikler, ritm, melodi ve armoni açısından farklılıklar gösteriyor. Türk musikisi tek bir kültürün değil farklı birkaç kültürün etkisiyle gelişmiştir. Dünyada melodi yani yatay müziğin kısırlaştığı bu günlerde Türk müziği zengin bir melodi ve ritm yelpazesi sunuyor. Bilişim ağlarının gelişmesiyle de daha geniş bir yüzeye ve daha farklı yaş gruplarına ulaşmak kolaylaştı. Gençler Türk Musikisi örneklerine aracısız ulaşmaya başladılar. Farklı yorumlarla da olsa müziğimiz daha fazla dinlenmeye ve icra edilmeye başladı.
Türk Sanat Müziği sanatçılarının arasında en beğendiğiniz ve kendinize yakın hissettiğiniz isimler kimlerdir?
Buna cevap vermek zor. Gerek geçmişte gerek günümüzde hayran olduğum sanatçılar var tabii ki. Ben beğeniyi sanatçı bazında değil şarkı bazında düşünüyorum. Her sanatçının yorumladığı zirve şarkılar farklılık gösteriyor. Her gün müzik dinliyorum. Bazıları klasikleşmiş, belleklere kazınmış şarkılar, bazıları da çok taze, güzel enerjiler hissettiren yeni şarkılar, yeni yorumcular. Şu an kimseye haksızlık etmek istemiyorum.
Sizin için ayaklı kütüphane deniyor. Bu kadar geniş repertuvarı nasıl elde ettiniz?
Daha önce söylediğim gibi, ben müzikle yaşıyorum. Belirli sayıda şarkı öğrendikten sonra yenileri daha kolay öğreniliyor. Daha önceleri özel gayret göstererek şarkı öğrenirken şimdi birkaç dinlemede öğreniyorum.
Son olarak “Muzikonair” aracılığıyla sanatseverlere neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Muzikonair’a ve Mustafa Barış Durak’a çok teşekkür ederim. Tüm konser organizasyonlarımızda yanımızda oldular. Bize destek verirken sanata ve müziğe destek verdiler. Sanat kitlelere ulaşmak, tanınmak ister. Bu konuda medyanın gücü artık iyice anlaşılmış durumda. Sizler medya desteği vererek bizleri yüreklendirdiniz. Size kendim ve her iki korom adına tekrar teşekkür ederim. Müzikseverlere ne söylemek istediğime gelince; güzel şeyler yapıyoruz, lütfen konserlerimize gelin, bizi yalnız bırakmayın.