Hüngür hüngür ağlayarak yayına giren ünlü radyocu!
Radyo7’nin başarılı programcısı Venhar Sağıroğlu radyonun gizemli dünyasını Ülkehaber’le paylaştı. Sağıroğlu başından geçen 2 olayı anlatırken dobra dobra açıklamalarda bulundu…
Nusret Odabaş’ın haberi
Mikrofonun ardındaki ses. Bazen buğulu, bazen her zamankinden daha gür, bazen de orta karar. Seslendikleri insanları görmeden yapılan iş. Seslendikleri kişilerin yüreğine dokunmak. Konuştuklarının boşa gitmediğini anlamak. O samimiyeti sesle hissetirmek.
Radyo 7’de son derece neşeli, konuşmayı seven, konuştuklarını karşıya son derece güzel bir üslupla anlatan bir ses çıktı karşımıza. Sesi kadar sıcak olduğunu mimikleriyle de hissettirdi. Yüreğinin sesiyle gönüllere nasıl seslendiğini, bu işi yapacaksanız böyle yapın diyen biri. Venhar Sağıroğlu. Radyo 7 programcısı Ülkehaber’e çok özel açıklamalarda bulundu…
İşte Venhar Sağıroğlu’yla gönüllere gireceğimiz röportaj
Radyo programcılığını yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?
Radyo programcılığını yaparken 1.si stüdyodan girişim benim için çok önemlidir. Her şeyi dışarıda bırakmak. Her şeyi dışarıda bırakıp sadece dinleyici ile bütünleşme denilen şey, o birleşme denilen an, o canlı yayın elektriğini hissetmeye, algılamaya başladığım an öyle oldu. O zamandan beri çok şükür hiçbir şey aklımda kalmadan stüdyoya girebiliyorum.
Peki Venhar Sağıroğlu bize kendini nasıl anlatır? Radyo 7 de çalışıyorsun, her gün gelip programlar yapıyorsun, neler yaşıyorsun ve günün nasıl geçiyor?
Yaklaşık 4, 4 buçuk saat yayında kalıyorum. Hayatım şarkılarla dolu, şarkılarla yaşıyorum. Eskiden yaklaşık ben 10 saat yayında kalıyordum. Bu 2 saatler, 3 saatler,4 saatler denilir ya dişimin kovuğuna yetmez diye sabah bir ses, öğlen bir ses, akşam bir ses olarak çalışılırdı. O sebeple bu saatler bana yetmiyor. Alışmışım çünkü 10 sene 8-10 saat yayında kalan bir insandım. 4 saat bana şuan normal geliyor.
Her gün rutin şeyler oluyor mu?
Yok. Müzik dünyası her zaman hareketlidir. Birde müziği hissederek yaşıyorsanız her şarkıda başka bir şey yaşayabiliyorsunuz. Ben öyle hissediyorum en azından. Bazı şarkılar çok rutin olabiliyor, yeni bir şarkı ama çok rutin gelebiliyor bana. Eski zamanlarda dinlenen türkünün bu zamana kadar gelebilmesi beni başka bir heyecana sürüklüyor. Hiç tanımadığım bir sanatçının çok güzel toplumun yaşadığı, o güzel şarkıyı bulup da insanlara sunduğum zaman “Oh be ne güzel oldu.” Demeleri başka bir şey oluşturuyor. İçinizdeki fırtınayı hareketlendiriyor. O rutini atıyor. O da her zaman için 4 saatte ne kadar şarkı çalıyorsam her şarkıda başka bir yenilik o rutini yaşamıyorum çok şükür.
Radyo 7 de çalışmak nasıl bir duygu?
Çok güzel bir duygu. Radyo 7’e şöyle başladım ben. Çok enteresan prestij müzikteydim. Sanatçıların basın danışmanlığını yapıyordum. Ordayken Haluk Levent’in albümünü getirmiştim ben bu radyoya. Fakat Alem FM’den ayrılmıştım. Herhangi bir radyoda kendimi bulamamıştım. Şöyle ki ben radyoyu kendim seçiyorum çok önemli bir farktır bu. Dedim ki basın danışmanlığını yaparsam radyo ayağını ben gerçekleştiriyorum. Bütün radyoları gezeceğim İstanbul’daki ve öyle de oldu. Buraya ilk geldiğimde ne güzel bir yer burası dedim. Havası güzeldi bir kere albümü girdim. Müge Karayel vardı. Geldim Müge ile görüştüm 1-2 sefer daha görüştüm. Gidip geliyorum fakat burayı çok seviyorum. Her yere gittiğimde albümü bırakıyorum. Çay, kahve ve geliyorum. Ama günlük yaklaşık 10-15 tane radyo geziyorum. Buraya gelince bir başka oluyor. Ben burayı seviyorum galiba diyordum. Sohbet ilerledi Müge neden radyo yapmıyorsun dedi. Gel burada çalış dedi. Beni buraya almazlar ki dedim. Niye dedi. Ben açığım dedim. Ben neyim dedi. O zaman çalışabilirim dedim. Ben burayı sevdim dedim. O günden beri hani ilk görüşte aşk derler ya aynı onun gibi oldu. O senelerden itibaren hiç içimden eksilmedi. Birçok radyoda çalıştım ama burası kadar hiçbir yeri sevmedim. Buraya aşkım başkadır.
Radyocular seslendikleri insanları göremiyorlar. Sonuçta dışarı çıktıkları zaman onların bir özel hayatı oluyor. Dışarda sizi sesinizden tanıyan, bu Venhar diyenler veya böyle bir anınız oldu mu?
Oldu. En son yaşadığımı anlatayım size diş ağrısı çekiyorum ve doktora gittim. Doktora bir şey söylemem gerekiyor ama doktorun önünde de sırada olanlar var. Doktor beye seslendim Doktor bey çok özür diliyorum bir soru sorabilir miyim? dedim. Dediğim anda o sıradaki insanların hepsi geri döndüler. Niye bakıyor bu insanlar bana dedim. Buyurun dedi. Ben bekleyecek miyim? Demeye kalmadan adımı sordu benim. Venhar dedim. 4 kişi birden Venhar Hanım siz misiniz? Dedi. Evet benim dedim. Tahmin etmediğim bir yerde hastanede herkes acı çekiyor. Bir anda tepki vermeleri çok güzel bir şey.
Ben olsam bilmiyorum tepki verir miyim ama o kişilerin dönmesi Venhar Hanım siz misiniz demeleri doktorda birden ayağa kalktı. Ne oluyor falan diye. Gittiğiniz yerde sizden fazla işiniz konuşuluyor. En popüler olan bize bir istek çal. Nedense ilk istenen budur. Oysa ki değildir. İnsanların duygularını yerden alıp göklere çıkarabilmeli veya gökyüzündeyken yere indirebilmelidir. Radyoculuğun en önemli etkeni budur. Çanakkale şehitleriyle özel bir program hazırlamıştım o gün. Fotoğraflar paylaşıyorum sosyal medyadan. Yayında da bunu işliyorum. 15liler bir ağıttır. Bunu ağıt olarak yayına verdim verdikten sonra izleyicilerimizde bize fotoğraf yolladılar, mektup yolladılar. Öyle böyle derken kınalı hikaye okuduk. Sonra 15’lilerin fotoğraflarını göndermişler. O fotoğraflar geldi. Ben hayatımda 20 küsür senedir hiç böyle bir şey yaşamadım ama orda gelen bir şeyi engellemek hakikaten çok zormuş. Dışardakini dışarda bırakabiliyorsunuz. Ama içeridekini bırakamıyorsunuz. Hüngür hüngür ağlayarak yayına girdim. Hakikaten çok zor bir gündü. Yanlış bir kelime kullanmamak çok önemlidir. Eserleri seçmek çok önemlidir. Her dilden eserler çalıyoruz. O nedenle dinleyici kitlemiz çok zengin. O kitlenin hepsini rahatsız etmeden sunmak çok önemlidir.
Program esnasında telefon aldığınız dönemde dinleyicilerle bir takım sıkıntılar yaşadınız mı canlı yayında?
Hiç yaşamadım böyle bir şey. Sadece bir televizyon programında Ramazandı ve çok çalışan biriydim ben. Ramazanda iftarı hiç evde yapmamışım ben. Telefon geldi ve o anda kardeşimden geldiğini tanıdım ben telefonun. Bu akşam sizi iftara davet edeceğim dedi. Ben şok oldum. Gerçekten de evde hiç iftar yapmamışım. Hayatımdaki en ilginç anılardan birisidir.
Uzun süredir bu işi yapıyorsunuz. Radyo programcılığı yapmak isteyenlere bir öneriniz var mı?
Ben şunu söylüyorum önce. İllaki eğitimini alması çok önemli ancak eğitimli insanlarda geldi yanımıza, yetenek kesinlikle şart. Ben gittiğim her yerde şunu söyledim bu işe aşık olmadığınız sürece bu işi yapamazsınız. Radyoculuğa aşık olan insan yıllarca sürükleyebilir. Aşık olmayan ise ilk 5 senede olaya noktayı koyuyor. Yıllardır aşkım hiç bitmedi.
Venhar Sağıroğlu mikrofon başındayken nelere dikkat ediyor?
Türkçeyi en güzel şekilde kullanmaya çalışıyorum. Benim bir özelliğim daha var ki şivelere, lehçelere elimden geldiği, dilimin döndüğü kadar önem veririm. Bunlar çok özeldir. Çünkü o bizim içimizde olan bir şey. Radyoda yaşıyorsak yaşadığını yaşatmalıdır. Şiveleri kullanmaya önem gösteririm.
Neden Ebruli?
İşe ilk başladığım yerde patronumun etkisiydi. Hiçbir bilgim yok. Radyoculukla elimizde hiçbir bilgi yok sadece TRT var. TRT de dinlediğimiz belirli spikerlerimiz var. Birde radyo tiyatroları var. Patronum programına git bir isim bul. Ben gittim eve arıyorum aklıma bir şey gelmiyor. En son bir kitaba bakarken ebru sanatıyla ilgili bir şey gördüm. Yapacağım ama bir yandan da çok saçma mı acaba diyorum. Patronum buldun mu dedi. Buldum dedim. Ebru sanatını radyoda yapacağım dedim. Ayağa kalktı ve alnımdan öptü beni. Sen bu işten çok ekmek yiyeceksin dedi. O gün bugündür Ebruli.
Radyo 7’nin rakipleri var bir yarışın içerisinde aslında. Radyo 7’nin dinleyicisinin de bir dinleme nedeni var. Sence nedir bu?
Kesinlikle samimiyetidir. Farklı olmak için programcılarınıza da yoğunluk gösteriyorsunuz. Benim gözlemlediğim nokta atış samimiyetimiz. Mikrofona konuşmaktan ziyade gönüllere konuşuyoruz. Birçok insan müziğini telefonundan, bilgisayarından dinler. Ama yorumcularımız sizdeki lezzeti aldığım kadar başka bir yerde almıyorum diyor. Müziği beraber dinlediğimiz için lezzeti başka. Radyo 7 bunu çok iyi başarıyor. Diğer radyolardan en büyük farkı budur.
Buradan Radyo 7 dinleyicilerine ne söylemek istersiniz?
Her birini tek tek tanımasak bile bir gönül bağımız var. O gönül bağımızı koruyalım ve koparmayalım.
Kaynak : Ülke Haber | Nusret Odabas