Öncelikle sizi tanımayan okurlarımız vardır. Ahmet Koç kimdir? Sizi tanıyarak başlayalım röportajımıza?
İstanbul’da müzisyen bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldim. Çocuk yaşlarımda babamın müzik dükkanında çalışmaya başladım. Müziğe çok meraklı olduğum için sattığımız 45’lik plakları dinliyor ve o şarkıları çalmaya çalışıyordum. Şimdi size daha önce hiç bir yerde anlatmadığım iddialı ve ilginç bir şey anlatayım, Müzikonair’e özel olsun :) 1978 yılında Zülfü Livaneli’nin Türkiye’de yasaklı olduğu dönemde, babamın vasıtasıyla TRT Radyosunda yayınlanan ” Çocuk Saati” programına konuk olmuştum.
Canlı yayınlanan programda çocuklara şarkılar söyletiliyordu. Bana ne söyleyeceğimi sorduklarında ”Okul Bizim Canımızdır” adındaki bestemi okuyacağımı söyleyip stüdyoya girdim ve canlı yayında birden fikrimi değiştirdim. Siz de bilirsiniz sözleri Nazım Hikmet’e ait olan Zülfü Livaneli’nin “Karlı Kayın Ormanında” adlı şarkısını çalıp söylemeye başladım. Tabii ortalık bir anda karıştı ama ben yetinmedim. Parça biter bitmez yine sözleri Nazım Hikmet’e ait olan Zülfü Livaneli şarkısı ”Hiroşima”yı çalıp söylemeye başladım. Beni durduramadılar. Yani aslına bakarsanız kimse bilmez ama yasaklı Zülfü Livaneli şarkılarını TRT Radyolarında ilk kez çalıp söyleyen benim ve bunu yaptığımda henüz 10 yaşındaydım.
1979 yılında konservatuar sınavına girdim ve kazandım.12 yıl eğitim aldım. Ortaokul dönemimde sahne çalışmalarına başladım. Bir gün Haluk Özkan’a çaldığım bir konseri izleyen rahmetli Hasan Hüseyin Demirel kulise geldi ve beni stüdyo kayıtlarına başlatmak istediğini söyledi. Çalışmaya başladık. Onun yönettiği ve benim solo bağlamalarını çaldığım Arif Kemal’in ”Red Türküleri” albümü ile ben de tanındım ve Unkapanı maceram böyle başladı.
90 yılında sahnede çalıştığım Ahmet Kaya; müzikal yetenek ve disiplinime çok güvendiğinden yakınlarının ”daha çok genç, çok toy yapamaz” demelerini kulak arkası edip kariyerini riske ederek, ”Sevgi Duvarı” albümünün yönetmenliğini bana verdi ve albüm inanılmaz bir tiraj yakaladı, böylece önüm açılmış oldu. Kendi solo albümlerim dışında 450 hatta daha fazla albümde yönetmen olarak imzam var. Ayrıca 1997 yılında bağlamam ile eşlik ederek katıldığımız Eurovision’da ülkemizi en iyi şekilde temsil ederek o güne kadar alınmış en iyi derece olan 3.lüğü halkımıza hediye ettik.
“Her Müzisyen Gibi Ben De Vasilis Saleas Hayranıyım”
İlk olarak ‘Daphne’ albümünüze değinmek istiyorum. 10 tane birbirinden değerli Sezen Aksu şarkısından oluşan bir albüm çıkardınız. Bu albümü çıkarma fikri nasıl oluştu diye sorarak albüm hakkında düşüncelerinizi almak isteriz?
Öncelikle her albümüm de olduğu gibi fikrimi yapımcım Samsun Demir ile paylaştım. Projeyi çok beğendi ve çalışmalara başlamamı söyledi. Her müzisyen gibi benim de bir Vasilis Saleas hayranı olduğumu söylemeliyim. Kendisiyle bir albüm çalışması yapmak istiyordum ama hangi eserleri yorumlarız diye düşünürken, ses aralıkları geniş olan bu enstrümanla; zemin, meyan ve geniş aralıkları olan şarkılara sahip Sezen Aksu aklıma geldi. Böyle bir bağ kurdum. Ayrıca Vasilis ve Sezen Aksu Egeli iki sanatçı. Böylelikle bu çalışma iki ülke arasında barış güvercini uçurur diye düşündüm. Arkadaş çevremden de olumlu tepkiler alınca Vasilis ve Sezen Aksu ile görüşmelere başladım.
Peki neden bir başkası değil de Sezen Aksu?
Sezen Aksu şarkıları ülkemizde çok sevilir siz de bilirsiniz. Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bu lezzetli şarkıları ben de çok severim. Özellikle ‘Sen Ağlama’ ve ’88’ albümü en çok sevdiğim albümlerdir. Onno Tunç bu albümlerde aranjörlüğünü konuştururken, Sezen Aksu da şarkıları muazzam yorumlar. İşte bu eşsiz şarkıları ben de sahne ve TV programlarımda yorumlarken kafamda hep bu şarkıları albümüm de enstrümantal olarak çalsam ne güzel olur diye düşünürdüm Vasilis Saleas ile yorumlama fikri de böyle doğdu. Sahnede ney ile çaldığımız bu partisyonların, bu büyük ustanın nefesi ile ne kadar duygusal olacağı düşüncesi ile Vasilis’i aradım. Kendisi zaten beni beğenerek dinlediğini, ayrıca Sezen Aksu ‘nun da hayranı olduğunu söyleyince çalışmalara başlama kararı aldık.
Albüm öncesi veya sonrasında Sezen Aksu ile görüştünüz mü? Şüphesiz onun albüm hakkındaki değerlendirmeleri sizin için önemli olacaktır…
Sezen Hanım’a dostum Özgür Aras vasıtası ile projemizi anlattık. Kendisi Vasilis ve beni severek dinlediğini söylemiş ve eserlerinin enstrümantal olarak çalınmasının ses getireceğine inancı olduğunu belirterek hemen izinleri gönderdi. Bu vesile ile buradan tekrar teşekkür ediyorum. Hiç bir maddi talepte bulunmadı. Bu davranış müzik ve biz müzik adamları adına çok önemli bir destektir. Şimdi albüm çıkınca Sezen Hanım’ın şarkıları nasıl bulduğu konusu ile ilgili mailler ve sorular almaya başladık. Çok yakında ziyaretine gidip imzalı bir albüm takdim edip fikirlerini almayı düşünüyoruz.
“Koyu, Duygusal Ve En İçli Şarkıları Almışım”
Sezen Aksu’nun sayısız hit şarkısı var. Bu kadar şarkı arasından neden bu 10 şarkıyı seçtiniz? Albüme aldığınız şarkılarda kriterleriniz nelerdi?
Sezen Aksu’nun o kadar hit şarkısı var ki, inanın zorlandım. Öncelikle benim en beğendiğim, sevdiğim şarkıları koymayı düşündüm. Ama sonra bir araştırma yapınca, zaten en sevilen şarkıları seçtiğimizi görünce emin oldum. Birde Sezen Aksu’nun yorumladığı ama söz müziği kendisine ait olmayan; Firuze, Geri Dön, Zalim gibi çok sevilen eserleri de editör dostum Hakan Eren’in yardımı ile aldık. Şimdi bakıyorum da; koyu, duygusal ve en içli şarkıları almışım. Ve bundan çok memnunum.
“Sanırım Vasilis İle Yakın Zamanda Orhan Abimizin (Gencebay) Kapısını Çalacağız”
İlerleyen süreçlerde yeniden Vasilis Saleas ile ortak bir çalışmada sizi görecek miyiz? Yine böyle bir çalışma olursa bu kez kimin eserlerine yer vermeyi düşünürsünüz?
Öncelikle birlikte konserler verme projelerimiz var. İyi bir ikili oluşturduğumuzu düşünüyoruz. Ben de Vasilis de Orhan Gencebay hayranıyız. Onun eserlerinin ikimizin yorumuyla çok iyi örtüşeceğini düşünüyoruz. Sanırım yakın zamanda Orhan abimizin kapısını çalacağız.
Ahmet Koç tüm zamanını müzikle mi geçiriyor? Boş vakitlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben de herkes gibi boş zamanlarımda müzik dışında hoşlandığım şeyleri yapıyorum. Film izlemek, seyahat etmek, tatil yapmak çok sevdiğim şeyler. Ülke mutfakları çok ilgimi çeker. Koyu bir Tarantino, Muhammed Ali, Bruce Lee hayranıyım bu arada. Bir de galiba ülkemizdeki en geniş çizgi roman arşivine sahibim. Herkes gibiyim yani…
“Enstrüman Çalmak Direk Ruha Hitap Ediyor”
Enstrüman çalmanın insanlara olumlu yönde bir etkisi olduğunu okumuştum. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz? Kaç çeşit enstrüman çalabiliyorsunuz?
Enstrüman çalmak, yorumlayan ve dinleyen için doğal bir terapi etkisi yaratır. Bu gerçek çünkü direk ruha hitap ediyorsunuz. Yani başkaları tarafından nasıl hissettiriyor bilmem ama ben çalarken; Süveyş Kanalı, Mısır Piramitleri, Amazon Ormanları, Anadolu ve Antik Yunan kentlerine gidip gidip geliyorum.
Son olarak Müzikonair okurlarına neler söylemek istersiniz?
Müzikonair yayına başladığı günden bu yana takibimde. Objektif, farklı ve derine inen tarzıyla dikkat çekiyor. Hastasıyım yani. Tüm Müzikonair takipçi ve okuyucularına buradan sevgilerimi iletiyorum.