Besteci ve Avrupa Müzik Genel Müdürü Cengiz Erdem Habertürk gazetesinde Türkiye’deki müzik eğilimini yazdı.
İşte O Yazı:
Alternatif müzik yükselecek, Türkiye’de pop müzik hiç bitmeyecek. Sadece müzik dinleyicisinin alışkanlıkları değişti ve değişmeye de devam edecek. Hatırlayın, ‘Türkçe sözlü Hafif Batı Müziği’ akımı başlamıştı. 1960’larda kendini gösteren, 1970’lere adını yazdıran bu dönemde besteciler Batı’dan çok farklı ülkelerden, buna söz yazanların ise ülkemizde sadece birkaç kişi olduğu yani neredeyse hep aynı olduğu, şarkıların aynı kişilerce yazıldığı ve solistlerin de neredeyse hep aynı söz yazarlarının ürettiklerin seslendirdiği o dönemlerde çeşitlilik hiç yoktu.
1970’l yıllarda tek TV kanalı TRT’nin monopol radyo yayınları ve sert denetimler de bu sürecin değişmemesinin nedenlerindendi. Söz yazarları değişmediği gibi aranjörler de değişmezdi. Çünkü değişim için taleplerin de değişmesi gerekirdi.
Değişim, mecra bulursa başlar
Kimse farkında değil ama asıl değişim kasetçalarların hayatımıza girmesiyle başladı. Yen mecraya kasetçalarlar vesile oldu ve sokağın ses duyulmaya başlandı.
1970’lerde Almanya’dan Türkiye’ye gelen gurbetçiler bu cihazları yanlarında getirdiler. Sonra ithalat başladı ve ardından da üretim… Bu bir milattı. Çünkü kasetçalarların kayıt özelliği vardı ve kasetler silinip tekrar üzerine yeni kayıt yapılabiliyordu. Yan kasetçalarlar evlere giren ilk kayıt cihazlarıydı. Bu da yen mecraların ilk ateşin yaktı. Artık ses güzel olan herkes sesin kaydedebiliyor, birbirine kaset yollayabiliyordu.
1980 asker darbesi sonrası ülkenin yaşadığı büyük ekonomik ve siyasi durumun da etkisiyle arabesk müzik, yen akım müzik türü olarak ortaya çıktı. TV’de yayımlanmayan, radyoda denetimden geçmeyen arabesk şarkılar, şarkıcılar daha da cazip görüldü ve daha çok dinlenmek istendi.
1990’larda çok daha başka fırsatlar doğdu. Kayıt teknolojilerinin gelişmesi, yasakların kalkması ve çok kanallı TV yayınlarına geçilmesiyle birlikte Batı’ya entegrasyon da hızlandı.
Bugüne gelirsek ülkemizde Rap müzik ‘Çukur’ gibi önemli karakterlerle dolu birkaç dizinin de etkisiyle birçok fenomen çıkartıp gözlerin bu tarafa yönelmesiyle yen solistler de çıkararak dijital mecralarda büyürken unutulmamalıdır ki esas gücünü her dam ana akımdaki pop müzikten ve arabesk müzikten aldı. Bir Rap şarkıcısı, ünlü bir kadın pop şarkıcısının adına şarkı yapıp söyleye bilecek özgürlükte ve rahatlıkta. Rap müzik sanatçıları günümüzde bağımsızken bandrol yasalarına da tabi olmuyor ve 5846 sayılı telif yasası kısaca FSEK’ bilerek ya da bilmeyerek göz ardı edip öyle üretim yapıyor.
Denetimler ve kültürel çekincelere girmeden şarkılarında istedikleri konuya eğiliyorlar. Diğer türlerin kullanamadığı argo, küfür, bazen de zararlı maddelere atıfta bulunmaları ve ‘Özgür müzik yapıyorlar’ algısıyla ilgi çektikleri ortada. Yen müzik türler gelişirken desteklemeyi de bilmeliyiz. İşte bu ihmal ediliyor. Değişelim algısı ağır basıyor ve geleneksel müziği modernleştireyim derken türünü değiştirmek de yanlışa sürüklüyor. Benim esas tedirgin olduğum konu işte bu.
Pop müzik ana akımı ‘Bugün Rap popüler, o zaman Rap müzik yapalım’ diyorsa ortada bir sorun var demektir. Bu mantık müzik alışkanlıklarını değiştirmez, üstüne bozar. Rap ve R&B’de bırakalım yen gençler çıksın, yen sesler, yen şarkılar üretilsin ve yen türler müzik dünyasında birer birer yerini alsın. Bununla birlikte başta pop müzik olarak eski akımlar da gelişerek, evrilerek büyümeye devam etsin. Müzik dünyası büyüsün, kimse korkmasın, herkese bu sektörde yer var.
Tamamı: Haber Türk, Cengiz Erdem