İstanbul’a ilk gediğim , bir cebimde şarkılarım bir cebimde hayallerimle dolaştığım o ilk zamanlarda karşıma çıkan ve hani nefes aldığınız süre boyunca iyi ki hayatıma girmiş dediğiniz o insanlardan birini anlatmak istiyorum sizlere ;
Erdem Uyanık …
Onu eskiden tanıyanlar bir menajer yeniler ise editör diye bilirler hayır o bunlardan çok daha fazlasıdır.
Bu hayatın en büyük sınavlarından biri paraya ve parayı elinde tutanlara karşı durmak kendi çıkarlarını bir kenara itip ahlakın ham maddesinden örülmüş bir duvar gibi karşılarına dikilmektir. İnsan denilen varlık parayı ve gücü bulduğu dakikadan itibaren kendini her şeyin üzerinde görmek konusunda son derece usta yanılgılara sahiptir. Ve kendini güçlü zannedenlerin en nefret ettiği kimlikse ; Erdem Uyanık gibi satın alınamayanlardır.
Erdem Uyanık sorumlu olduğu eserleri bir vatan parçası gibi korur , tek başına bir meslek birliğidir , bugünkü meslek birliği denilen tek dişi kalmış oluşumlara her defasında yol göstermiş ve düşmanlarının bile saygısını kazanmıştır.
Tek başına yürüttüğü Erdem Uyanık Editörlük’ün yıllık ödediği vergiyi büyük büyük yapım şirketleri bile ödemezken bir takım soysuzlar onu vergi kaçırmakla maliyeye şikayet etmişler ve tabiki yine hüsrana uğramışlardır. Çünkü bu yazının kahramanı olan Erdem Uyanık her şeyi kalem kalem yazar ve vergi kutsaldır devlete borcumdur diyerek her kuruşunu öder çünkü o adı gibi erdemli biridir.
Erdem Uyanık’ın boynunda bir kaç disk kayması vardır. Sebebini söyleyim. 15 Temmuz darbe girişiminden çok önce bu ülkenin Atatürk’çü subayları ve paşaları içeri alınırken Silivri Mahkemelerinde omuz omuza bunun yanlış olduğunu haykırdığımız bir sırada bir gaz fişeği boynuna isabet etti. Hani daha o zamanlar Anti Fetö’cü olmak böyle moda falan da değildi. Silivri mahkemelerine gidip bunun bir Amerikan oyunu F tipi örgütün bir kumpası olduğunu haykırmak iktidara da ters düşmek demekti ama söz konusu vatan olduğu için iktidarlar ve onlardan gelecek menfaatler de sadece bir teferruattı onun için …
Kendisinin böyle bir yazıyı kaleme aldığımdan haberi yok , göndersem böyle bir yazı yazdım desem boş ver der eminim , zaten benim buradaki amacım onu övgülemek , göklere çıkarmak falan da değil anlamışsınızdır. Tek bir nedeni var ; etrafınızda böyle insanlar varsa lütfen onların kıymetini bilin , onlar ki ; havadaki argon gazı kadar azdırlar. Argon gazını kimya ile ilgilenenler çok iyi bilirler sağlam bir çeliğin üretilmesinde olmazsa olmazlardandır. Havada en az miktarda olsa da çelik kadar sağlam bir şeye hayat verir ve bu dünyada ahlaksızlara karşı çelik gibi sağlam durmak Erdem’li olmayı gerektirir.
eFlatun | MüzikOnair