2014’ü hızla geride bırakıyoruz. Bu yıl benim açımdan ve tabi muhteşem(!) müzik piyasamız açısından hayli hareketli geçti. Yılın son ayları yoğunluğum arttığı için yeni yazım ancak sizlerle buluşuyor. Malum; defileler, açılışlar ve tabi firmaların yeni yıl partileri, konserler derken, bir yandan da yeni albüm çalışmamın şekil değiştirmesi de sizlerle buluşmamı geciktirdi.
Asıl en önemlisi bunca şeyle uğraşırken sosyal platformdaki hesaplarım ele geçirilmesin mi… Al başına belayı…
Savcılıktı, bilişim suçlarıydı, bitmek bilmeyen mailler, geri dönüşler, dönmeyenler derken, bugünlere geldik. Twitter hesabıma, şükür ki daha yeni kavuştum. Facebook ve instagram hesaplarıma ise daha hızlıca ulaştık ama siz siz olun Twitter hesabınıza bir şekilde sahip çıkın, onlara ulaşmak nerdeyse imkansızmış, bunu anlamış olduk. Neyse ki şimdilik kurtardık hesapları. :) Aman ne ala…
Yine gözümüz kulağımız telefonlarda…
Aslında ilk başta hesaplarım ele geçirildiğinde paniklemiştim ama bir aylık bu zaman zarfında bir rahatlama da gelmedi değil. Gözlerim bir az olsun dinlendi. Tek canımı sıkan, hesaplarımı ele geçiren arkadaşın mail atarak para istemesiydi, tabi sayfamdan eklediği tanımadığım insanlar, onlara mesajlar atması, hatta attığı saçma sapan tweetleri de unutmamak lazım. Gerçekten korkunç bir durum. Düşünsenize, çoğu insan hesabınızı sizde zannediyor ama başkası senin kimliğine bürünmüş. Nasıl zavallı ve şizofrenik bir durum. Hadi benim kimliğime girdin tamam, kabul, o zaman para isteme ve o şekilde, hesap kapanana kadar devam et…
Ama olur mu herkes bulmuş yolunu…
İşin kötü kısmı IP adreslerinden bu insanların bulunmasının hayli zaman alması… Hukuk sisteminin bazı konularda(!) ne kadar yavaş işlediği malumunuz. Biz de bekleyeceğiz işte. Bulunursa sevineceğiz. Bulunmazsa da şaşırmayacağız.
Başıma gelen bu tatsız konuya da şöyle bir değinmek istedim. Neticede artık hesaplarım bende, bu da böyle biline…
Efendim, gelelim müzik dünyası nasıl bir yılı geride bıraktı.
Yine müzikalitesi yüksek şahane albümler çıktı. Kaliteli müzik dinleyicisi olan bizler, müzik marketlere gidip albümleri edindik, resmi dijital ortamlardan albümleri indirdik.
Tabi bir o kadar da, ünlü ve kök salmış şarkıcı ve müzisyenlerimizin; kalitesiz, yabancı şarkı ve sanatçılardan bolca esinlenilmiş(!), ucuz, birbirinin aynı albümleri de raflarda yerlerini aldı. Hatta çok satanlarda, Top 10 ve daha birçok önemli platformda listelerin en başlarını çektiler.
Kaliteli müzik yapan sanatçılarımız, yine ayda 1-2 konser vermeyi kâr sayarken, diğer starlarımız (!), arkasında en az 3 vokalle, bol kaprisleriyle, halk tarafından hayli sevilen, ama gerçek müzisyenler tarafından da bolca yerilen, muhteşem(!) eserleriyle, konserden konsere, festivalden festivale koşarak, keselerini biraz daha doldurdular.
Gözümüz yok, herkes ekmeğini kazansın, lakin haksız kazanç elde etmeleri can sıkıyor. Hadi onlar, arz ve talepten dolayı kazanç sağlıyorlar. Neticede halk o şarkılara bayılıyor ve talep görüyorlar.
Peki ya meslek birliklerinin tavırları, radyoların, müzik kanallarının ayrımcılığı ve adaletsizliği ne olacak… Rant sağladıkları sanatçılar dışında kimsenin emeğine saygı duymamaları ne olacak… Hayat mücadelesi vermeye çalışan, ekmeğini buradan çıkarmaya çalışan insanlar ne olacak… Yine güçlü olan gücüne güç katacak, güçsüz ise yine kaybettiği ile kalacak…
Sanata saygı duyan, en güzel şekilde yapmak için uğraşan, çalışan, didinen, eğitimini alıp, halkın önüne donanımlı çıkmaya çalışan insanların eserleri, tozlu raflara kalkacak…
Ucuz, değersiz eserler ise, ‘altın suyuna’ batırılarak alıcılarına “elden” teslim edilecek… Ve hayat yine böyle, adaletsiz ve acımasızca devam edecek…
Anlayacağınız, işte bir yıl da böyle geçti. Umarım önümüzdeki yıllar, can acıtmadan, haklının yanında ve bir o kadar kıymetli geçer. Temennimiz bu… En başta adalet ve emeğe saygı…
Bol sanat dolu, huzur ve sağlık dolu, iyi insanlarla, kaliteli yıllara….
Sevgiyle kalın…
Ece Gürsel | MüzikOnair