Cezayir’de bir adam bir gece önce evlendiği kadını sabah yatağında makyajsız olarak gördü ve büyük bir şok yaşadı. Yatağındakinin bir hırsız olduğunu sandı ancak karısından başkası değildi. Aldatılma hissi suya düşen bir mürekkep damlası gibi bütün vücuduna yayıldı. Soluğu mahkemede aldı ve karısına boşanma davasının yanında 20 bin dolarlık da tazminat davası açtı. Eşini yatağına giren hırsız sanması ve aldatılma suçlaması avukatının mahkemeye sunduğu boşanma gerekçeleriydi. O , makyajlı olarak gördüğü kadını beğenmiş ve sevmişti. Makyajsız olan ise bir yabancı veya bir yalancıydı ona göre. İşin enteresan yanı kadının her iki halini de gören hakim adamı haklı buldu.
Cemre bir üniversite öğrencisiydi. Çok sevdiği … isimli sanatçının albümlerini daha çıktığı gün alır ve sabah akşam hiç durmadan dinlerdi. Hayranı olduğu bu duru ve temiz sesi hayatta hiç bir şeye değişemezdi. Ne zaman bir şeyi sorun etse içini rahatlatan o ses cebindeki kulaklığın içinden dertlerine derman oluyordu. Bir insan nasıl bu kadar güzel şarkı söyleyebilirdi ki , hatta o insan bile değildi belki de …
Cemre bir sabah okula gittiğinde duvardaki konser afişine bakıp çığlık attı. O geliyordu. İçinde uçuşan melodileri söyleyen adam , beyaz mikrofonlu prens , aşkın müzikte vücut bulmuş hali , huzurun arka bahçesi … Heyecandan ne yapacağını bilemiyordu. İçinde tanımlayamadığı aşkları sesiyle anlatan o sanatçı üniversite şenliklerine gelecek ve onu canlı canlı dinleyecekti. Haftasonuna kadar sabredecek gücü ve teselliyi yine onda buldu ve kulaklığını takıp hayaller kurmaya devam etti.
Nihayet hafta sonu geldi çattı. Yıllardır hasretini çektiği bir sevgiliyle buluşacakmışcasına itinayla hazırlandı. Giyindi , süslendi , belki bir an göz göze gelirler ihtimali bile kalbini ateşe veriyordu. Konserin başlamasına dakikalar kala kalbi şakaklarında atıyordu. Ve o anda büyük bir alkış koptu. O çıkmıştı sahneye. İnsandı gerçekten , canlı bir şekilde karşısında duruyordu. Çok yakışıklıydı !!! Şarkının o çok iyi bildiği introsundan sonra mikrofona yanaştı ve …
Cemre mahkemeye gitmek istedi. Aldatılma hissi suya düşen bir mürekkep damlası gibi bütün kalbine yayıldı. Para verip satın aldığı cd deki sanatçıyla konserde dinlediği insanın başka kişiler olduğuna yemin edebilirdi. Kızgındı , kırgındı , karşısına geçip ona cddeki makyajlı sesiyle haykırmak istiyordu. Haksız mıyım bak dinle şunu demek istiyordu. Her türlü çıkmazında kulaklığın diğer ucundan kalbine dokunan o ses o teselli tarafından aldatılmış , duyguları ve hayalleri ve sanatsal duyarlılıkları boynuzlanmıştı. Cemre o günden sonra bir daha müzik markete gidip cd satın almadı. Aldatılan insanların bütün aşklara kapılarını kapatması gibi bir sanatçıdan aldığı yaranın acısını bütün bir sektörden çıkarttı. İşin garip yanı sanırım haklıydı.
Teknolojinin makyajlarından faydalanarak aslında sahip olmadığı o sesle kalpleri feth eden bir takım az solistler için yolun sonuna geldik . Müziğin yolunun akustik performanslara doğru yapılandığı bu zamanda az solistlere son sözüm ; müsait bir yerde inin çünkü bir sonraki yer sizin için müsait olmayabilir.
Eflatun | MüzikOnair