Müzikonair Herkes Birinci! Peki Sonuncu Kim? | Müzikonair
Köşe Yazıları

Herkes Birinci! Peki Sonuncu Kim?

Son birkaç yıldır sene sonlarında yılın en popüler şarkıları listesi hazırlıyor, hazırlarken de çok eğleniyordum. Yıllar sonra, söz gelimi 2015’de neler dinleniyordu diye açıp baktığımda işe yarayacak listelerdi bunlar çünkü biliyordum ki o listelerdeki pek çok şarkıyı bir iki yıl içinde hatırlamayacaktık bile.

Bu sene bu listeyi yapmak içimden gelmedi. Sapla saman o kadar birbirine karışmış idi ki bunca yalanın içinden doğruyu çekip çıkarabileceğime emin olamadım.

Her mecranın bir listesi vardı. Olsundu zaten. Ama en azından ikisi üçü birbiriyle kesişmez mi? Biri için bile “Hiç olmazsa bu doğrudur,” denilmez mi? Her listede bir birinci. Neredeyse herkes birinci! Peki sonuncu kim?

Aşağıda örnek verdiklerim söz konusu mecralardan sadece birkaçı. Gerisini varın siz hesap edin.

Telifmetre’ye mi itimat etmeliyiz?

Telifmetre isimli oluşum ulusal ve yerel radyolarda çalınan şarkıların çalınma sayılarını baz alarak veri topluyor. Yereller neyse de ulusal radyoların bir şarkıyı rotasyona sokma, “playlist” yapma kriterleri ayan beyan ortada iken, radyolarda çalınan şarkıların ülkede üretilen ve dinlenilen müziğin sadece bir kısmını yansıttığı herkesçe biliniyorken, Telifmetre verilerine ne derece itimat edebiliriz?

Fiziki albüm satışlarına mı itimat etmeliyiz?

Teklilerin büyük yüzdesi ve hatta albümlerin bile bir kısmının fiziki basımı yapılmıyor artık. Kaldı ki yapılıyor olsa bile ülkede D&R mağazaları dışında albüm satan dükkân neredeyse kalmadı. D&R’larda ise giderek daraltılmış müzik raflarında yer alan albümlerin göze görünür hale getirilmesi, vitrine konulması filan için üstüne para verildiği bir sır değil. Yani orada da şartlar ne eşit ne de adil değilken fiziki albüm satışlarına ne derece itimat edebiliriz?

Dijital albüm satışlarına mı itimat etmeliyiz?

Bir sürü dijital platform var. Fakat albümlerin/teklilerin büyük kısmı aynı anda bütün dijital platformlarda satışa sunulmuyor. Düşünün ki bundan 20 yıl önce bir şarkıcı çıkıp “Albümüm çıktı ama sadece bilmem ne kasetçisinde bulunuyor, gidip oradan satın alabilirsiniz,” dese bir tarafımızla gülerdik ama şimdilerde “Albümüm sadece iTunes’da satışta,” demek çok havalı bir şey gibi algılanabiliyor. Zira o ayrıcalığı iTunes’a verdiğinizde, iTunes’da ona göre size kıyak geçiyor. Albüme “banner” çıkıyor mesela. Sonra bir bakıyorsunuz bir platformda gözünüze sokulan albüm, diğerinde ancak aratırsanız bulunuyor. Birinde en çok dinlenen öbüründe ilk ona giremiyor. Burada bir eşitlik var mı? Yok. Bu durumda dijital albüm satışlarına ne derece itimat edebiliriz?

Müzik yazarlarının listesine mi itibar etmeliyiz?

Hepsi uzaktan yakından arkadaşım ve o beşinin onunun fikri alınarak yapılan o listelere zaman zaman ben de dâhil oldum ama yıllardır değişmeyen ve pozitif olup olmadığı tartışmaya son derece açık bir ayrımcılık bu listelere her daim damgasını vurdu maalesef. Bizim müzik yazarlarının gördüğü, dinlediği, yazdığı albümler genellikle kendi muhitleri, semtleri, takıldıkları mekânlar ve kendi sosyal çevreleri ile sınırlıdır. Yıllar önce Taksim – Beyoğlu, sonrası Cihangir – Asmalı Mescit, şimdilerde Beşiktaş- Kadıköy hattında ne çalınıyor, ne dinleniyorsa kalemlerinden onlar çıktı, çıkıyor. Türk müzik tarihinin en iyi halk müziği albümünü de yapmış olsanız müzik yazarlarının listesine giremezsiniz örneğin. Hal böyleyken biz müzik yazarlarının listesine nasıl itimat edebiliriz?

Örnekler çoğaltılabilir, üzerine daha çok şey de yazılabilir ama uzatmayacağım.

En çok satan en iyi demek değildir. Bu konuda herkes hemfikir. Ama en çok satan en popüler demek de değil artık. Hatta müzikal açıdan en iyi olmak da en iyiler listesine girmek için yeterli değil. İşte bu bilgi kirliliği ve manipülasyon içinde ortaya yeni bir liste atmanın da bir manası yok.

Tek gerçek sahada aslında. Hangi konserler gerçekten doluyor, hangi şarkılara bir ağızdan eşlik ediliyor, insanlar evlerinde, telefonlarında hangi şarkıları dinliyor, hangi şarkılar hayatlarına eşlik ediyor? Bunların ölçümünü yapacak bir sistem icat edilirse ne âlâ. Gerisi laf-ü güzaf.

Yavuz Hakan Tok | MüzikOnair

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu