Köşe Yazıları

Kutsal İttifakların Çöküşü

eflatun_1

Türkiye Cumhuriyeti 1987 yılından beri Avrupa Birliği topluluğuna girmek için büyük bir çaba sarfediyor. 2005 yılında tam üyelik müzakereleri başladı ve bugüne kadar yaklaşık otuz yıldır bu müzakere ve macera devam ediyor. Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyetini yani bizleri AB’ye almayacaklar çünkü orası her şeyden önce bir hristiyan birliği bunu kabul edelim.

Yahu yanlışlıkla siyaset sayfası falan mı açtım yoksa Eflatun politika yazarlığına mı soyundu diyebilirsiniz hemen dümeni sanata ve siyasetten aldığımız rüzgarla müzik rotasına akortlayalım.

Türkiye’yi AB’ye almayacaklarını kabul ettiğimiz gibi bizler de şunu artık anlayalım ki Türkiye’de ana akım radyolarla büyük yapım şirketleri arasında gizli veya aleni çok ciddi bir ittifak var uzun yıllardır. Belirli şirketlerden değilsen çalınma ihtimalinin çok zayıf olduğu gibi çirkin bir gerçek. Şirketin sermayesi ve sanatçı çeşitliliği ne denli büyükse çalınma kotası o denli artıyor. Zaten bu itirafı yapımcıların kendisi dillendirmekten de hicap duymuyorlar. ‘’ Bizim radyolarda % … çalınma kotamız var ‘’ cümlesi kendilerine ait. Bu da yeni şarkılar çıkartacak genç sanatçı adaylarını bu büyük yapım şirketlerine yönlendiriyor. Meydana getirdikleri fonograma bir kuruş harcama yapmayan yapım şirketinin imzasını bastırarak radyolarda çalınma kapısını aralamaya çalışıyorlar ve o büyük yapım şirketlerinin sanatçı nüfusunda kayboluyor herkesleşiyorlar. Çok az savaşçı bu çürümüş sisteme şarkılarını süngü yaparak meydan okuyor kendini sosyal medyanın ve dijital sahanın eşit şartlarda dövüşülen arenasında buluyorlar.

Ana akım radyolar ve müzik kanalları görmezden duymazdan gelse de sosyal medyada milyonların beğenisini kazanan şarkılar gruplar çıkıyor bir bir. Arkalarında ne bir yapımcı ne de bir medya gücü var tek dayanakları samimiyetle insanlara arz ettikleri şarkılar. İnsanlar bu underground yani yer altı yapımlarını diğerlerinden daha değerli buluyorlar artık çünkü meşhur olmak çok para kazanmak gibi sanatı içsel olarak kirleten bir takım nosyonlardan uzak ve yapmacıksız duruyorlar. Gerçek sanatçının böyle olması gerektiği konusunda ortak bir fikirle tokalaşıyor müzik severler.

Yani sevgili dostlar sermaye sınıfının parayla kurduğu bu yüksek yüksek taş duvarların arkasında varolan suni yaşam döngüsü artık alarm veriyor. Müzik sektörünün arka sokaklarında ihtilal fısıltıları yükseliyor her geçen gün. Halkımız müzikte feodalite , derebeylik istemiyor ama bir takım baronlar , kontlar ve düşesler de saltanatlarının bitmemesi için uğraşıyorlar. Radyoların durumu gün be gün daha da zorlaşıyor keza müzik kanallarının da öyle. Müzik severler çok beğendikleri bir şarkının veya şarkıcının radyoda çalınmadığını duyunca bu ikircikli durumdan paranın ve ittifakların ayak seslerini duyuyor ve neden sorusunu soruyorlar. Neden sabahtan akşama kadar aynı şarkılar çalınıyor sorusu sürekli güncelleniyor. Bu da beraberinde insanları bağımsız müzik dinleme platformlarına itiyor. Yani diyorum ki bu sistem , müzik doğasının arılarını öldürüyor ve notaların florasına çok ciddi zarar veriyor. Arıların yok olduğu bir doğada yaşamın ne olacağı konusundaki Einstein’ın o çok bilinen tezini burada dillendirmeyeceğim ama herkesin çok iyi bildiği ve gördüğü o sona doğru yaklaşıyor müzik sektörü.

Yörüngesel Durağanlık sevgili dostlar , bir şeyin sık tekrarlanmasıyla ortaya çıkan manasızlık hissi. Müzik Sektörü birbirinin benzeri soundlar ve şarkılarla işte bu hissiyatı yaşıyor. Fikirsizlikten kurumuş topraklar üzerinde aynı bilindik yapıyı çoğaltmaya inşaa etmeye çalışıyorlar. Başka fikirler ve soundlarla gelen genç yeteneklere de şans vermeyerek hayalleri kırmadan alçıya alıyorlar. Sermayeyle kurulan yapay bir gölette yüzen popüler kültür özneleri sosyal medya ve dijital sahayla beraber keşfedilen okyanusları görmezden gelerek kendi frekanslarını ve emeklerini kundaklıyorlar.

Yarın bu çöküş başladığında enkazın altında bu sektöre emek vermiş sayısız dostumu bulacak olmak canımı gerçekten çok yakıyor.

Öyle ya , hem İngiltere bile Avrupa Birliğinden ayrıldığına göre dünyada bozulmayacak ittifak yok demektir anlatabiliyor muyum ?

özel not :

Geçen sayıda dijital sahada yayımlanan şarkılar için eser işletme belgesi almayan yapımcılarla ilgili yazıma sevgili Aykut Gürel’in isim vermese de bana olan cevabını keyifle okudum özet olarak yurtdışını örnek göstermiş ve zaten belirli yaptırımların olduğundan dem vurmuş , doğrudur ancak bizler kanun ne derse onu ifa etmekle yükümlüyüz Kültür Bakanlığının suçtur diye nitelediği bir işi ‘’ ama yurtdışında yok … ‘’ diye açıklama getirmeye çalışırsanız bu gerekçesi zayıf bir karalamadan ileriye gitmez.Ya da gelin birlik olalım ve yurtdışındaki telif haklarının aynısını ülkemizde de uygulatalım hem bu sayede o küçük ayrıntıyı da ortadan kaldırmış oluruz. Saygılar sunarım.

eFlatun | MüzikOnair

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu