X Radio’nun yeni yayıncısı ve deneyimli radyo programcısı Murat Soner ile yaptığımız keyifli sohbeti aşağıdan okuyabilirsiniz.
İŞTE O RÖPORTAJ!..
Özcan BEYLAN : Murat Bey en son Pal FM’de dinliyorduk sizi. Aniden ortalardan kayboldunuz. Şimdi tekrar karşımızdasınız. Nerelerdeydiniz, neler yaptınız bahseder misiniz biraz?
Murat SONER : Evet biraz ani oldu. Aslında ani gibi gözüken birkaç aylık bir karardı benimkisi. 2 yıl boyunca Kanada’da yaşadım. Seslendirmelerime internet üzerinden orada devam ettim. Saat farkından dolayı her sabah 4 kalkmak durumunda kaldım hatta. Hem dil eğitimi almak hem de orada yaşamak için gitmiştim aslında ama orada yaşamak konusuna gelince gittiğim ilk hafta kararımı verdim geri dönmek için. Resmen yeri değiştirilmiş bir çiçek gibiydim oralarda. Hiçbir şey beni memnun edemedi. 30 yıl belli bir kültürle büyümek ve sonra onun tamamen dışına çıkmak çok zor.
Ayrıca 2 sene boyunca bana bir gün bile dön çağrısı yapmaktan bıkmayan dinleyicilerimi, yayın yapmayı bi hayli özlemiştim..
Özcan BEYLAN : X Radio’yu nasıl buldunuz? X Radio’daki programlarınızdan da kısaca bahseder misiniz?
Murat SONER : X Radio’yu yurtdışındayken de duymuştum, ben yokken açılan ama kısa sürede adından bahsettiren bir radyo olduğunu. Onlar da beni sorup soruşturmuşlar sağ olsunlar ama o dönemde yurtdışında olduğum için olamasa da, döndüğümde görüşerek kendi günümüzde, kendi saatimizde başladık yayınlara Belki klasik bir cümle ama, ekip çok sıcak kanlı. Programcının yayınına karışılmaması çok güzel bir hismiş. Özgüven veren ve olması gereken bir durum. 18 yıllık radyoculuk hayatımda bunu ilk kez X Radio’da yaşıyor olmam da ayrı bi güzellik.
Özcan BEYLAN : Murat Soner’i tanımayanlar varsa kısaca tanıtalım mı? Ama özellikle de hiç bilinmeyen yönlerinizle tanıyalım sizi…
Murat SONER : Bu Murat Soner sıkıldı mı yakar gemileri. Kimsenin karşısında eğilip bükülmez. Yayında pek anlaşılmasa da sessiz bir adamdır normal yaşantısında. Enseye vur lokmayı al gibi gözükür ama sessiz atın tekmesi çıkıverir ortaya o zaman da. Yalan söyleyemez, o yüzden zaman zaman gereksize kaçacak derecede şeffaf ve dürüsttür. Siyasi görüş lafına sinir olur, siyasi görmez, adam gibi bakar sadece. Aklını kötülüğe çalıştıracak kadar zeki değil, hatta kendine göre hiç zeki değildir. Biri ona bir şey der de canını sıkarsa, cevabı 40 dakika sonra gelir aklına. İnsanlar onu kırarken söylemez yüzlerine, sonra birikmişleri toplar, öyle hareket eder çoğu zaman. Sonra sorarlar Murat niye böyle yaptı diye.
Özcan BEYLAN : Radyoculuk sizin için ne ifade ediyor? Radyolar olmasaydı da olur muydu? Nasıl olurdu?
Murat SONER : Radyoculuk bir aşktı benim için ilk başladığım yıllar. Ama bildiğin gerçek aşk. Hani hiç aklından çıkmaz, bi şekilde dışarı vurmak istersin de, ismini okul defterine defalarca yazar hatta resmini çizersin ya, işte o dereceydi benimkisi. Gerçekten radyoda kullandığımız aletlerin resmini çizer, bir an bile olsun başka bir şey düşünmezdim. Sonra her aşk gibi bu aşk da yerini saygıya bıraktı Şimdi yanlış düşünülmesin Murat işini aşkla yapmıyor mu diye. Daha önemli bir şeyle yapıyorum yayınlarımı, kendime, radyoculuğa, radyoma, dinleyicime olan “saygıyla” yapıyorum yayınlarımı.
Radyoculuk olmasa olur muydu? Bu; “cep telefonu olmasa biz ne yapardık” gibi bir soru aslında. Radyonun icadından önce nasılsa hayat yine öyle olurdu elbet. Ama şöyle söyleyeyim; Radyoculuğu öldüren, programcıyı otomasyon sistemlerinin bir parçası haline getiren, radyocuların değerini düşürüp onları devlet memuru gibi çalıştıran radyolar olmasa çok güzel olurdu.
Özcan BEYLAN : Takip ettiğiniz radyocular var mı? Hangi radyo programlarını ve radyocuları ilgiyle takip edersiniz?
Murat SONER : Dediğim gibi; istesem de yalan söyleyemem. O yüzden, kendi radyomda diye söylemiyorum kesinlikle öncelikle bunu bilin isterim; İstanbul piyasasında yeni olmasına rağmen “sen daha önce nerelerdeydin be arkadaşım” dediğim Fatih Yıldırım’ı dinliyorum. Hatta Türkiye’ye dönmeden başlamıştım dinlemeye.
Özcan BEYLAN : Boş zamanlarınızda neler yaparsınız? Nasıl değerlendirirsiniz?
Boş zamanlarımda kitap okumayı çok severim demeyi ne çok isterdim ama cep telefonumla oyun oynamak, yabancı dizileri (Walking Dead, Under the Dome, Game of Thrones) ve Türk dizileri (Aramızda Kalsın, Kardeş Payı) seyretmek, web sitesi yapıp bozmak, haberleri okumak daha eğlenceli geliyor bana.
Özcan BEYLAN : Radyo dışında yeni fikir ve projeleriniz, planlarınız var mı? Bahseder misiniz?
Murat SONER : Var tabi, olmaz mı. Bir sürü fikir var aklımda. Hatta o kadar çoklar ki, bu fikirleri satmak bile ayrı bir fikir olabilir aslında Yakında bunlardan 1 ya da 2’sini hayata geçirme düşüncem var. Daha proje aşamasında oldukları için söylememem benim için daha hayırlı olur. Sonra kendi projemin taklidini yaparken bulmak istemiyorum kendimi
Özcan BEYLAN : Hiç unutamadığınız radyo anılarınızdan anlatır mısınız?
Murat SONER : Bunu hep sorarlar, benim de, Barış Manço öldüğünde canlı yayında ağlamam gelir aklıma. Genelde eğlenceli şeyler hatırlanır ama programım eğlenceli olduğu için sanırım aklımda bir tek bu kaldı. Barış Manço’ya da Allah rahmet eylesin bu vesile ile.
Özcan BEYLAN : Son olarak MüzikOnair hakkında neler söylemek istersiniz?
Murat SONER : Müzik haberleri, radyo ve radyocu haberleri bir arada… Biz radyocular için güncel ve güzel bir kaynak kesinlikle. O yüzden teşekkürü bir borç biliriz.