ÇOMU Kampüs FM’in başarılı radyocusu Umut Parkın bu haftaki konuğumuzdu…
İŞTE O RÖPORTAJ!..
Özcan BEYLAN : Umut bey öncelikle bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.Röportaja kısaca kendinizi tanıtarak başlayalım istiyorum,bize kısaca bahsedermisiniz.
Umut PARKIN : 10 Şubat karlı bir kış akşamı Kırklareli/ Pınarhisar ilçesinin Poyralı Köyü’nde doğmuşum.O zamanlar maddi durumumuz çok iyi değilmiş. O yüzden
ismimi hayattan hiç umudumuzu yitirmeyelim diye Umut koymuşlar. Yani bana anlatılan bu. İlk çocuk olmanın bir takım sıkıntıları bende yaşadım. Özelikle
çocukluğumdan ” paramız yok ” cümlesini çok duydum. O yüzden hayatta en değer vermediğim şey paradır… Babamın işi dolayısıyla çok okul değiştirdim.
Son süper lise mezunuyum. Üniversiteyi ikinci girişimde kazandım. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Kimya Bölümü’nde mezun oldum. Şu anda da Açıköğretimden
Uluslarası İlişkiler 3.sınıf öğrencisiyim. Kısmetse oda bitirse, bu sefer radyo programcılığı bölümü okuyabilirim artık diye düşünüyorum :)
Özcan BEYLAN : Radyoculuk serüveni nasıl başladı,profosyonel anlamda bu işe ne zaman karar verdiniz?
Umut PARKIN : İnsanın hayatında bunalım geçirdiği zamanlar vardır ya hani. Şu çok şey anlatmak istediği ama bir türlü anlatamadığı. İşte öyle bir zamanda başladım ben aslında.
Başlarda senaryo yazıyordum. Çevremdeki ilginç olayları yazıyordum bu beni bir nebzede olsa rahatlatıyordu. Baktım çevremdeki ilginç olaylar bitmeyince bu sefer başka bir alternatif bulmalıydım. O zamanlar sürekli radyo dinlerdim ve karar verdim ben radyocu olmalıydım dedım. 17 Eylül 2006 yılı saat 22:01 ‘de ilk kez radyodan merhaba dedim. O zaman internet üzerindeydi. Bir çok farklı program yaptım. Aslında frekanslı
radyo kalitesindeki bir programı internet radyosunda da yapılabileceğini göstermekti amacım. Başarmıştım. Dinleyicim ve sevenlerim vardı. Sonra üniversiteye geldiğim ilk yıl Büyülü Sahne tiyatro eğitmenliği kursuna katıldım. O kurs bana büyük bir özgüven sağlamıştı. Çok şey öğrendim. Ama tiyatrodan öte bir sevdam vardı benim, radyo… ve farklı bir konsept ile döndük tekrar mikrofonlara. Parking Show adlı eskinden beri süre gelen program aslında tam anlamını bulmuştu bu sefer. Her hafta bir öğrenci evine gideceğiz ve yayını ordan yapacaktık. Yani her hafta bir eve park edecekti. Bu konsept bayabi sürdü çok ev gezdik. Sonra üniversite radyosu kuruldu. Bu kayıt ve demolarımla başvurdum. Kabul edildim ve hiç dinlenmeyen bir saat ve gün olan pazar 21-23 arası yayını verilmişti. Ama sonraları o program efsane
oldu.Program beğenilince bu sefer hafta içine taşımak istedik. Konsept farklıydı. O gün gazete ve haber sitelerine yansıyan komik ve ilginç haberleri tarafsız bir şekilde espirili bir uslüpla dinleyiciye aktarmaktı. Parking Show Eve Dönüş koyduk programın ismini ve çok sevildi. Özellikle memur ve çalışan kesminin iş çıkışına denk geldiği saatlerdi. Sıkmada 1 saat yayın yapıyorduk. Hatta ; ” Bitir abi şu yayını da eve gireyim. Arabada bitirmeni bekliyorum ” diye mesajlar dahi alıyorduk. Bu buyuk bir gururdu benim için. Profesyonel radyo hayatım işte şimdi başlamıştı.
Özcan BEYLAN : Biraz programdan bahsedelim Parking Show nasıl gidiyor?
Umut PARKIN : Parking Show iyi gidiyor diyebiliriz. Bu zamana kadar Parking Show ismini kullanarak 5 farklı konsepte program yaptık. Hepsi özünde aynıydı. Komedi ağırlıklıydı. Şu anda program Parking Show ismiyle devam ediyor. Dinleyicinin geri dönüşleri çok güzel. Galiba yavaş yavaş Parking Show dinleyen bir dinleyici oluşturduk. Bu çok güzel bir duygu. Çok ekip arkadaşıyla çalıştık. Çalışıyoruz. Hepsinin isimlerini tek tek sayamam ama hepsini teşekkür ediyorum. İsimleri gönüllerde ve www.parkingshow.org adresinde kazılı :)
Özcan BEYLAN : Yerel radyoda çalışmak nasıl? Yani karşılaştığınız sorunlar,güzellikler neler?
Umut PARKIN : Yerel radyoda çalışmak güzel bir duygu. Özellikle eğer radyoculuğu öğrenmek istiyorsanız, mutlaka uğramanız gereken bir mekan. Başlarda program yapmayı, diksiyon, prodüksiyon vb. alanlarda kendinin ne kadar yetenekli olduğunu görüyorsun ve; ” şu şu şu ulusal radyodaki adam bunu nasıl yapmış bende yaparım ” olayına giriyorsunuz. Yerelde çalışmak bir yandan güzel olsada karşılaşılan zorluklardan biri yerel olması. Yani sizi sadece o şehirdeki insanlar dinliyor demek oluyor bu. ” Şimdi diyecekseniz, ama internet yayını var. Ordan da herkes sizi dinliyor olabilir ” diye. Kendimizi kandırmanın alemi yok. Kimse yerel bir radyoyu internetten dinlemez. Çünkü alternatif ulusal radyolar var. Buda yerel bir radyo programına katılımları azaltıyor. Dinleyici orda sizi dinlediğini biliyorsunuz ama size ulaşmayınca ” acaba kötümüyüm ? ” sorusunu çokça soruyorsunuz kendinize. Ben aslında bir adım şanslıyım bu konuda. Çünkü üniversite radyosu şu anda çalıştığım yer ve bu büyük bir genç kitle demek. Buda bizim işimizi birazda olsa kolaylaştırıyor.
Özcan BEYLAN : Biraz kariyer planlarınızdan bahsedelim hedefleriniz ne yönde?
Umut PARKIN : Şu anda ÇOMÜ Kampüs FM ‘de radyo programcılığının yanından sosyal medya ve website grafik düzenleme bölümünde çalışmaktayım. Daha önce aynı radyoda müzik direktörlüğü, moderatörlük yapmıştım.. Onun haricinde Radyo Çanakkale’de de aynı görevlerde bulundum. Tabiki de herkesin gönlünde bir ulusal radyo yatar. Özelikle yerelde yayın yapan radyocuların. Ama bu öyle bir sektör ki sizi vezir de yapar rezil de. Yani doğru zaman doğru hamle yapmak gerekir. Ulusal radyo demek İstanbul demek ve İstanbul zor bir şehir. Bunu aşmak o kadar kolay değil, çünkü hayat mikrofon başında konuştuğunuz gibi o kadar kolay ilerlemiyor. Benimde hedefimde İstanbul’da ulusal bir radyoda, gece yayını yapmak var. Gece komedi programı. Aslında şu anda hedeften çok hayal birazda. Belkide kim blilir zamanı geldi mi oralarda bulabiliriz kendimizi. Radyo haricinden kendi mesleğimi yapmak ve yazdığım senaryoları beyaz perdede görmek gibi hayallerimde mevcut.
Özcan BEYLAN : Radyo ve radyocuların bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörde en hoşunuza giden ve en sevmediğiniz yönler neler?
Umut PARKIN : Radyo ve radyoculuk ölmüş ” sözü aslında çokta yanlış değil. Radyoculuk ölmüş. Sunuculuk değil. Şarkı anons etmekle radyo programı yapmak malesef radyoculuk olarak aynı kefeye alınıyor bu yönden rahatsızım. Çünkü siz şarkı anons ettiğiniz bir programa 3-4 saat önceden hazırlanmazsınız. Sadece sıradaki parçayı süslü kelime oyunlarıyla, üç noktalı anonslar eşliğinde yaparsanız. Bunun içinde önceden bir hazırlığa ihtiyaç yoktur. İşte bu şekilde radyolar ve radyocuların çoğalması, gerçek radyoculuğun bitmesine neden oldu.Radyonun reklam payının azalması. Radyoların aptal birer müzik kutusu haline getirilmesi, yanlış ve sadece para düşünen insanların medya patronu olması, gerçek radyoculuğun bitirilmesi noktasına getirmiştr.
Özcan BEYLAN : Şu aralar Umut beyin olmazsa olmazı müzisyen ve şarkılar hangileri acaba?
Umut PARKIN : Aslında yayın dışında sürekli kafamı boşaltmak için yabancı müzik dinlerim. Ama çalıştığım radyolar genelde Türkçe pop radyosuydu. Özellikle bir sanatçı seçmem ama genelde kulağa hoş geleni çalarım. Bazen 90’lar bazen 80’ler bazende 2013 – 2014… Ama programda yarattığım hayali program asistanı Gökhan tam bir Nalan fanı. O yüzden 2 program da bir nalan çalarız yayında :)
Özcan BEYLAN : Son olarak sitemiz hakkında neler söylemek istersiniz?
Umut PARKIN : Müzik ve radyo dünyasında eksik olan bir mecra. Bu mecrayı güzel ve kaliteli bir şekilde doldurmayı başardığınızı görüyorum. Demek ki hala gerçek radyoculara sahip çıkan bir platform varmış. O yüzden size çok teşekkür ediyorum. Röportaja program kapanışımla veda etmek istiyorum: ” Hayatta herşeyinizi kaybedebilirsiniz. Herşeyinizi… eşinizi, işinizi, sağlığınız ama neşenizi kaybetmeyin. Çünkü o sizin yaşam sevincinizdir. Haydi Eyvallah ;)