Müzik Onair köşe yazarı Elif Sevil Orhanlı’nın yeni köşe yazısı yayınlandı. Orhanlı, Ak Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan ile çok özel bir röportaj gerçekleştirdi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Eseyan, pandemiyle mücadelede Türkiye’nin her alanda başarılı bir tablo ortaya koyduğunu söyledi. Yasaklar yerine gönüllülük esası ile demokratik bir tutum sergilendiğine dikkat çeken Esayan, gelinen noktada tüm oranların aşağı yönlü iyileşme gösterdiğini belirtti.
muzikonair.com’a konuşan Markar Esayan, bu süreçte izlediği politikalar nedeniyle muhalefet partilerini eleştirerek “dezenformasyon ve operasyon peşindeler” dedi.
“Türkiye, özgürlükçü tutumu ve etkili önlemlerle ciddi bir fark ortaya koydu”
Dünya ve Türkiye korona virüse karşı zorlu bir mücadele veriyor. Dünya genelinde ölüm oranları oldukça yüksek. Türkiye açısından bu süreci ve geldiğimiz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biliyorsunuz, Türkiye Pandemi Genelgesi’ni bundan bir sene önce yayımlamıştı. Süreç Çin’de başladığında ve hızlı yayılma istidadı gösterdiğinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu konuyu ciddiye aldı. Önlemler kademeli ve rasyonel şekilde arttırıldı. ABD ve İngiltere bu notada konuyu ciddiye almamaları nedeniyle büyük sıkıntılar içine düştüler. Ülkede hayatın sürdürülebilirliği ve hayatın korunması arasındaki çelişki iyi yönetildi. Yani ekonominin, özellikle lojistiğin işlemesi ama halkın yüzde 80’inin evde kalması gerekiyordu. Bu kademeli önlemlerle sağlandı. Yasaklar yerine gönüllülük esası ile demokratik bir tutum sergilendi. Şu an gelinen noktada tüm oranlar aşağı yönlü iyileşme gösteriyor. Bu doğru yönetişimin bir sonucudur. Ben Türkiye’nin kendine has yöntemleri, özgürlükçü tutumu, etkili önlemleri ile ciddi bir fark ortaya koyduğunu düşünüyorum. Bir de şunu eklemek gerekir: İstediğiniz kadar hazırlıklı olmaya çalışın, eğer sağlık reformunu son 19 yılda yapmamış, sağlık altyapısını bu noktaya getirmemiş, bu şehir hastanelerini devreye almamış olsaydık CHP’nin bin yataksız Adana sahra hastanelerine muhtaç kalacaktık.
“Türk halkı oldukça iyi sınav veriyor”
Halkın kurallara uyma konusundaki hassasiyetini nasıl buluyorsunuz? Bilinçli bir farkındalık oluştu mu toplumda?
Ben oldukça iyi bir sınav verdiğimizi düşünüyorum. İstanbul’da yaşıyorum ama tabii ülkenin her yerinden haber de alıyorum. Geniş bir teşkilat ağımız var malum. İstanbul gibi bir kentte bu disiplini sağlamak çok zorken, yine de insanların çok önemli bir kısmı bu kısıtlılıklara uydu. Bazen sıkıntılar gözlendi ama ben bu oranın normal olduğunu, sonuca ciddi etki etmeyeceğini düşünüyorum.
“Muhalefet partileri dezenformasyon ve operasyon peşindeler”
Türkiye’nin salgınla mücadelesinde muhalefetin yaklaşımına yönelik eleştirileriniz var. Muhalefet bu süreçte nasıl bir politika izliyor?
Bu konuda çok mutsuzum. Dünya son yüzyılın en büyük felaketini yaşıyor. Birlik içinde hareket etmemiz, dayanışma ve kardeşliğe sığınmamız gereken günler. Ama bu durumda bile muhalefet partileri dezenformasyon ve operasyon peşindeler. Bilgi kirliliği bizde doğrudan muhalefetten üretiliyor ve dağıtılıyor. İBB’nin halini görüyorsunuz; insanların çoğu evde olmasına rağmen seferlerdeki yığılmaları önleme noktasında hareket etmediler. Bunun yerine Fazilet Durağı gibi yalanlara başvurdular. İBB büyük bir güç; bu salgında atıl kalması düşünülemez, ama kalmış vaziyette. İşi gücü bırakmışlar, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın tetikçiliğini yaparak İletişim Başkanı ve ailesine saldırıyorlar. Şimdiden İstanbul depremi ve İBB’nin olası hareket planını gündemleştirmeliyiz. Bu İBB ciddi bir sorun haline gelmiştir.
“Dünyanın hiçbir ülkesinde cezanın yüzde yüzünün hapiste yatıldığı bir sistem yoktur”
Meclisten geçen infaz yasası bazı çevreler tarafından eleştiriliyor. Birçok maddenin AYM kararlarına aykırı olduğu iddiası var. Hırsız, gaspçı, kamuyu zarara uğratan ve kadına şiddet uygulayanların affedildiği yönünde yoğun eleştiriler var.
AYM‘nin kendi içinde çelişkili kararları var. Ancak 4758 sayılı kanunla ilgili verdiği kararda koşullu salıverme için dört şart ortaya koyuyor. Bir; cezanın bir kısmını hapiste geçirecek. İki; mahkûm iyi niyetli olacak. Üç; denetim ve gözetim kapsamında tahliye olacak. Dört; bu sürede suç işlerse geri cezaevine dönecek. Bu dört şart da olduğu için bizim kanunumuz af değil cezalının şartlı salıverilmesidir.
Kadına şiddetle ilgili ise ceza kanunumuzda özel bir hüküm yok. Ancak kadına karşı işlenebilecek suçların hiçbirinde ceza indirimi söz konusu değil. Yüze kezzap atma gibi konular içinde cezayı artırdık. 2005 yılına kadar mahkûmlar cezanın yüzde kırkını yatıyordu. Biz bunu yüzde 67 ve 75’e çıkarttık. Bilhassa adam öldürme, uyuşturucu, cinsel istismar, dolandırıcılık, hırsızlık, gasp, örgütlü suçlar gibi ağır suçlarda cezaları arttırdık. İnfaz da aynı oranda arttı. Bu nedenle cezaevleri ciddi manada doldu. Peneloji mahkûmun ailesine ve topluma ıslah edilerek tekrar kavuşturması bilim dalıdır ve dünyanın hiçbir ülkesinde cezanın yüzde yüzünün hapiste yatıldığı bir sistem yoktur. Biz de buna uygun olarak temel infaz oranını 1/2 yaptık, bir kısmında 2/3, terör, cinsel suçlar ve uyuşturucuda ise 3/4 olarak tuttuk. İşin özü bu.
Elif Sevil Orhanlı | Müzik Onair