Profesyonel bir dağcı, gezgin, arama kurtarma gönüllüsü ve AKUT’un kurucusu ve Onursal Başkanı, yazar, motivasyon konuşmacısı, “Kar Leoparı” unvanlı ilk ve tek Nasuh Mahruki, CRI TÜRK’e konuk oldu.
İKİ KÜÇÜK ÇOCUKLA, DEV GÜNEY HİNDİSTAN TURU
Kasım ayında Güney Hindistan’da Tamil Nadu ve & Kerala Eyaletlerini gezen Nasuh Mahruki, 18 günlük seyahatte, önde yedi motosiklet ve arkada bir arabada eşi, 2 buçuk yaşındaki kızı Bilge ve 4 buçuk yaşındaki oğlu Barlas ile birlikte gerçekleştirdi. Mahruki, çocuklarının bu seyahate beklentilerinin de üstünde uyum sağladığını belirterek, her yurt dışına gittiğinde yabancıların, kundaktaki çocuklarıyla bile gezdiğini gördüğünde, “çocuğum olduğunda ben de böyle gezmek istiyorum” dediğini ve ilk fırsatta da bunu gerçekleştirdiklerini söyledi. Mahruki, “Hindistan’da bir yıl geçirsem, bir gün sıkılmam” dedi ve Güney Hindistan’ın, kuzeyden çok farklı olduğunu ve tabiatın güneye çok bonkör davrandığını, her yerin yemyeşil ve bereketli topraklarla kaplı olduğunu dile getirdi.
DÜNYADA BHUTAN KRALLIĞI’NDA EVLENEN İLK YABANCI ÇİFT; MAHRUKİLER
Düğünleri de çok ilginç, Nasuh ve Mine Mahruki çifti, motosikletle çıktıkları 6 haftalık Himalaya Krallıkları’nı ve Hindistan’ın bir bölümünü gezdikleri uzun bir seyahat esnasında, Bhutan Krallığı’nda evlendiler. Dünyada Bhutan Krallığı’nda evlenen ilk yabancı çift oldular… Daha önce kimseye izin verilmemiş. Gizlice tüm evlilik hazırlıklarını tamamlayıp, izinleri aldıktan sonra Nasuh Mahruki, yola çıkarken Mine Hanım’a konuyu açmış. Sonrasında da orada bir geleneksel bir Bhutan düğün töreniyle, oranın geleneksel giysileri içerisinde evlenmişler.
HAYATI TUTKUYLA YAŞAMAK
Yaşamayı çok seviyorum, dünyaya bir kez geliyoruz ve hayatın bir mucize olduğunun farkındayım dolayısıyla hayatın her anını coşku ve tutkuyla yaşamak lazım. Hayat bir etkileşim ve bundan mümkün olduğu kadar almak, aldığınızdan daha fazlasını da vermek değerli olan, ben de öyle yapmaya çalışıyorum. Dağlar sayesinde de bu fikri içselleştirdim, çünkü özellikle yüksek irtifa dağcılığı, ölüm ve yaşam arasında çok ince bir çizgide. Bu bana geçen anın bir daha geri gelmeyeceğini, zamanın değerini de öğretti.
ÇİNLİLER’İN HAYATA BAKIŞI
Mahruki, “beni Çin ile ilgili olarak en çok etkileyen, Çin halkının, Mezopotamya’da evrilen tek Tanrı fikrinden hiç etkilenmeyen bir kültür geliştirmesi ve hayata farklı bir açıyla bakmaları oldu” ifadesini kullandı. Nasuh Mahruki, Çinliler’in asıl kültürünü, 2600 yıl önce yaşamış olan Buda, Konfüçyus, Tao gibi ermişlerin insanı merkeze alan, insanın bireysel kurtuluşu ve insanın yaşadığı topluma karşı sorumluluklarını yücelten ahlaki bir temel üzerine kurduklarını dile getirdi. Mahruki, ekonomi açısından da büyük bir hızla gelişen bir ülke olan Çin’in, yakından takip edilmesi gereken bir ülke olduğunun altını çizdi.
“MAFYA GİBİ DAVRANIYORLAR VE FÜTURSUZLAR! ÜLKE BÖYLE Mİ YÖNETİLİR?”
Arama kurtarma çalışmaları açısından büyük bir örnek teşkil eden AKUT’un kurucusu ve başkanı olan Nasuh Mahruki, uzun hizmetleri sonunda, AKUT’un başkanlığından 2016 yılında olaylı bir şekilde istifa etti. 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde gösterdiği faydalar nedeniyle, Bülent Ecevit Hükümeti tarafından 49 yıllığına AKUT’a irtifak hakkıyla verilen ve açılışı bizzat Bülent Ecevit tarafından yapılan genel merkezden, ani bir kararla 15 günde AKUT’un tahliyesi istenmişti ve bu süreçte geçen sene Nasuh Mahruki başkanlık görevinden istifa etti. Bu konuda Mahruki, “bu yasa dışıdır, suçtur! Bu yapılan, iktidarın AKUT üzerinde baskı kurmak ve beni istifaya zorlamak için yaptığı bir sürü numaradan biriydi” dedi. Nasuh Mahruki, AKUT’un genel sekreterine ve ikinci genel başkanına, hükümetin; “Biz Nasuh’u AKUT’un başından alacağız, düğmeye basıyoruz, çünkü bu adam çok konuşuyor, çok muhalefet ediyor ve siz susturamıyorsanız, sizin de onun gibi düşündüğünüzü anlayacağız, ayrıca hiçbir operasyona çıkartılmayacaksınız, hiçbir destek alamayacaksınız, yerleşkelerinizden çıkartılacaksınız ve genel merkezinizi bile sizden alacağız” sözlerini sarf ettiğini belirtti. Mahruki, “yani mafya gibi davranıyorlar ve fütursuzlar! Ülke böyle mi yönetilir?” ifadelerini kullandı. “Yalan söylüyorlar… Evraklarınızı vermediğimizi öne sürüyorlar ama aslında evraklarımızı eksiksiz verdik” diyen Nasuh Mahruki, “biz bir sivil toplum kuruluşuyuz ve karşılık almadan, gönüllü olarak Türkiye için çok büyük ve önemli bir hizmet üretiyoruz” şeklinde konuştu. Mahruki, 17 Ağustos 1999 depreminde, devletin sınıfta kaldığı, en zayıf zamanında 220 insan kurtardıkları ve çalışmalarına devam edebilmeleri için bu irtifak hakkının verildiğini ve mahkeme sürecinin de devam ettiğini belirtti. Nasuh Mahruki, “velev ki bir hata var, o zaman da Maliye Bakanı’nın görevi prosedürleri takip edip bizim hayatımızı kolaylaştırmak olmalı, görevi böyle tuzak kurmak değil ama Türkiye’de iktidar böyle artık” dedi.
“KAMU MALI BİRİLERİNİN CEBİNE GİRDİ”
Nasuh Mahruki, beklenen İstanbul depremi ile ilgili olarak, uzmanların birbirinden farklı yorumlar yapmasını, deprem sonrasında toplanma alanları sorununu değerlendirdi. Deprem için esas önlemin, binaların depreme dayanıklı yapılması olduğunu belirten Mahruki, 99 depremi sonrasında tespit edilen 493 deprem sonrası toplanma alanının 400 tanesinin AKP iktidarı tarafından imara açıldığını ve geriye 100 alandan azının kaldığını, “kamu malı birilerinin cebine girdi” sözleriyle ifade etti. Ecevit Hükümeti’nin cep telefonlarına deprem vergisi adlı geçici bir özel tüketim vergisi eklediğini söyleyen Nasuh Mahruki, amacı, özellikle İstanbul ve büyük şehirler depremleri için bir fon yaratmak olan bu özel tüketim vergisinin adını AKP Hükümeti’nin değiştirip, kalıcı hale getirdiğini ve 1 kuruşunu bile amacı için kullanmadığını vurguladı.
“ANADOLU’DA SIFIRDAN İNŞA EDİLECEK YENİ CAZİBE MERKEZLERİ KURULMALI”
Nasuh Mahruki, “devlet politikası, ülkenin ekonomisini, sanayisini, üretimini ülkeye eşit bir biçimde yaymak olmalı. Türkiye’nin Anadolu’da sıfırdan yeni cazibe merkezleri kurması gerekiyor. Bunu yaparsa Türkiye kurtulur. Ama iktidar partisi ve ele geçirdiği belediyeler, rantın yüksek olduğu yerde hareket etmeyi tercih ediyor” ifadelerini kullandı. Mahruki, “99 depreminde büyük bedeller ödedik, 18 bin civarında insanımız öldü, on milyarlarca dolarımız gitti ve Türkiye altüst oldu” dedi. Nasuh Mahruki, bölgede olası en yüksek şiddetteki depreme dayanıklı binaların inşa edilmesi gerektiğinin altını çizdi. 99 depreminden sonraki dönemde kentsel dönüşüm adı altında, insanlarla uğraşıp evleri boşaltmak ve binaları yenilemek yerine, rantın yüksek olduğu yerlerde kentsel dönüşüm uyguladılar ve boş olan arazileri imara açıldığını belirten Mahruki, Anadolu’da yeni cazibe merkezleri kurmak yerine yapımı planlanan Kanal İstanbul fantazisinin yaratacağı iklimsel sorunlar olduğunu dile getirdi. Nasuh Mahruki, “Bir coğrafyada bu kadar radikal bir değişiklik yapılması, normal evrimsel sürece uyum sağlayarak yaşayan bütün türler bundan hasar görür, çünkü hiçbir tür bu kadar hızlı bir evrimsel sürece ayak uyduramaz. Korkunç bir yıkım yaşanır doğanın üzerinde ama kimin umurunda?” dedi.
BENİ SURVİVOR’A ÇAĞIRMAZLAR!
Nasuh Mahruki, “ben zaten Survivor’un kralını yaptım, Camel Trophy’de Türk milli takımına seçildim ve 21 sene önce, 28 yaşındayken takım ruhunda dünya ikincisi oldum … Bütün bunların başlangıcı ve zamanının en popüler macera yarışı zaten Camel Trophy’ydi. Beni Survivor’a çağırmazlar! Çünkü, kabul etmeyeceğimi bilirler” dedi.