GZone Dergi Kasım 2017 sayısına röportaj veren Elif Kaya, sorulan sorular hayli ilginç yanıtlar verdi…
İşte bu röportaj:
Öncelikle Elif Kaya’nın kim olduğunu ve müzikli hayatının başlangıcını dinleyelim sizden…
Çocukluğu ağaçların tepelerinde geçmiş küçük bir mahallede büyümüş taksici bir babanın ilk çocuğuyum. İlkokul yıllarımdan beri söz ve müzik yazıp kaset arkalarına kayıt ederdim. İlk bestemi 15 yaşımda yaptım. Bu şarkı 2014 yılında çıkardığım “Neredeydin Dün Gece” albümümde de yer alıyor.
Çeşitli mesleklerde çalıştım; kasiyerlik yaptım, çikolata sattım, sekreterlik ve tezgahtarlık yaptım. Mağazada çalıştığım yıllarda gitarımı iş yerime götürür müşteri olmadığında besteler yapardım. Şimdilerde ise, o günler yaptığım bestelerden bir kaç albüme yetecek kadar şarkılar biriktirdim. 2014 yılında ilk çıkış şarkım olan “Karanlık Dünyam” şarkısını aslında babamın dinlemesi için onun isteği üzerine seslendirmiştim. Müzik hayatım babamın çocukluğundan beri kurduğu şarkıcılık hayallerinin bende filizlenmesiyle başladı.
Profesyonel anlamda stüdyoya girip albüm kaydetmeye nasıl karar verdiniz?
17- 18’li yaşlarımda ailemden habersiz Popstar yarışmasına katılmıştım. Garo Mafyan,Deniz Seki, Seyfi Dursunoğlu ve İbrahim Tatlıses’in jüride olduğu sezondu. Bireysel katıldığım o yarışmada kendimi ‘melekler’ isimli müzik grubunun icinde buldum. Melekler grubunu devam ettiremedik. Fakat grup arkadaşım Eda Pala’nın düğününde degerli müzisyen Selim Çaldıran ile tanıştırıldım.
Kendisi ile buluştuğumda elimdeki tüm besteleri satıp o para ile albüm yapmak istediğimi söyledim. Bu şarkıları sen söylemelisin dediğinde yenilerini yaparım diyordum. Satmak için tekrar okumam gerektiğini söyleyip stüdyoda şarkıları tekrar okumaya başladım. Meğer aslında albüm kayıtlarına başlamışım bile..
Aynı zamanda Yarışmada tanıştığım Samsunlu müzisyen arkadaşım sayesinde Emrah Karaduman ile yollarım kesişmiş ve bestelerinin demolarını beraber üretmeye başlamıştık bile. Mustafa Sandal in ilk benim sesimden dinlediği ‘ Var Mısın Yok Musun’ isimli Karaduman ve Gökhan abi bestesi sayesinde Mustafa Sandal’ın benimle düet yapmak istediği haberini aldım. Sandal beni aramayı düşündüğü vakit Selim Çaldıran’ın stüdyosunda sesimi duyunca telefon ile arayıp bana sürpriz yaptı. Tezgahta sabun paketlerken Sandal in düet teklifini telefonda saka oldugunu düşünerek dinliyordum. Ilk profesyonel hayatıma böylelikle sandal ile yaptığım düet ile başladım.
Stüdyo Maestro’dan çıkan bir çok sarkinin back vokalliğini yaptım bu isimlerden bir kaçı ; Ferhat Göçer, İzel, Metin Şentürk, Sinan Akçıl, Kutsi, Baha, Sibel Can, Serdar Ortac gibi kıymetli bir çok sarkicinin albüm kayıtlarında back vokallik yaptım. Sahnede yalnızca Hande Yener’e vokalistlik yaptım.
2014’teki ilk albümünüze baktığımda hem biraz “ortaya karışık” bir durum var hem de sound olarak enteresan bir sentez yakalamışsınız. O albüm sizi ne kadar doğru tanıttı sizce, siz sonuçtan memnun kaldınız mı?
2014’te yaptığım albüm benim bekleyiş hikayem. O albümdeki her sarki farklı ruh hallerinde dinleyiciye uzun yol arkadaşı olabilecek her telden ruha hitabedecek şarkıları barındırıyor. Ortaya karışık olmasının sebebi 7 yıl çıkmasını beklediğim sure icinde değişen duygular ve anıları biriktirmiş olması. Karmaşık gözükse de albüm dinleyicisi için halden hale döndüren bir etkisi var. Tıpkı mevsimlerin bir olup farklı yapraklar döküp çiçekler açması gibi. Bu albüm benim müzik sevgimin zenginliğinin ve sahne repertuarımın icin bir ipucu. Sevdiğim şarkıları toplayıp dinleyicinin karşısına sahne playlisti tadında sunulmuş tanışma hikayesi.
Müzik bir ruh hali ve o halin beden almış sesi…Bu albümü her ne kadar tanıtamamış olsam da kendimi tanıtmak adına gerçek parçalardan oluşan bir albüm oldu.
Kendi tarzım olarak nitelendirdiğim bestelerimle albüm yapsaydım bugün sadece alternatif müzik dinleyen insanlara hitap ediyor olacaktım. Yedi yıl beklemenin vermiş olduğu birikim ve Selim Çaldıran’ın prodüktörlügü ile bu albüm oluştu.
Devamında gelen teklilerde de hep ilginç denemeler var. Bir arabesk yorumu, bir Mezdeke Coverı ve son olarak da Onur Özdemir ve Alper Narman’dan aldığınız “Aşklarca”. Deneme yanılma mı yapıyorsunuz (nabız tutma gibi) yoksa tüm bunlar yapmak istediğiniz müziğin parçalarını mı oluşturuyor?
İlk teklim olan ‘Bir bilebilsen’i Ahmet Selçuk İlkan’ın tribute albümü için seslendirmiştim. ilk albümümde söylediğim kendi bestem olan ‘Olmuyor Denedim’ şarkıma klip çekmek istedim ve Kemal Başbuğ ile stüdyoda buluştuk. Ahmet abinin projesi için seslendirdiğim kıymetli şarki ‘Bir bilebilsen’i de dinlettiğimiz vakit Başbuğ bu şarkıya klip çekmek istediğini söyledi. Bir Bilebilsen müzik hayatimin donup noktası oldu ve bir çok kalbe ulaşmamı sağladı.
Müziği bir proje gibi düşünemeyip akış icinde ruhdan ruha gezmelerdeydim. “Aşklarca” ile sahnede yaşadığım kadını ve enerjiyi bu sefer daha yakından yansıtabildiğimi düşünüyorum. Bundan sonra yapacağım projeler kalbimin ve bestelerimin sesi olacak.
Bu uzun emek isteyen bir aşk yolu. Ben bu yolda yanmaya ve pişmeye devam ediyorum.
“Aşklarca” size nasıl ulaştı? Önceki şarkıların geneline tezat, umarsızca eğlenceli bir şarkı bu…
Alper Narman ve Onurr’un bestelerini seviyordum ve onlardan şarkı almak istiyordum, Onurr’un albümü Stüdyo Maestro’da yapıldı ve sıkça bir araya gelme şansımız oldu. Aleyna Tilki ile fikir alış verişindeyken, Aleyna bana onlardan özellikle “Aşklarca” şarkısını dinlememi işaret etti. Hemen çok eski arkadaşım Enver Günen’e kostüm için danıştım ve klibiyle beraber ortaya oldukça dinamik bir altyapı çıktı. Alper ve Onur da bu şarkıyı söylemek istediğimi duyunca şaşırdılar ve bana uygun olmayacağını düşündüler. Doğal saçlarıma kavuşma kararımla enerjik Elif’i gözler önüne sermek istedim ve “Aşklarca”yla buluştum. Sahnedeki Elif’i yansıtan dinamik ve eğlenceli bir yorum oldu.
Bir önceki iki renkli saç imajınız bana bir parça hesaplı geliyordu açıkçası, bu şarkı vesilesiyle ondan kurtulup, videoda da kurtlarınızı dökmeniz çok ferahlatıcı geldi. Videonun hikayesini anlatır mısınız biraz?
Küçük bir mahallede kocaman hayallerle büyüdüm. Bu hayallere yakınlaşabilmek icin çok emek verdim ve üzerine yedi yıl albümü çıkarabilmek için bekledim. Gün gelip albüm icin fotoğraf çekimi icin kulise girdiğimde sarı siyah bir peruk ile karşılaştım. O zaman çalıştığım PR ve sanat yönetmenimin fikri ile sarı siyah olarak kariyerim başladı. O kız her ne kadar bense bir o kadar ben degil. Akılda kalmam adına evet akıllıca oldu ama beni ne kadar yansıttı. Bu yüzden bu bir yol ve öğrenip yanacak çok şey var diyorum. İyi ki de yapmışım . Deli ve yenilikçi bir yanımın simgesi o saç benim için. Günümüze geldiğimizde bu kadar yıl başkalarının fikirleri planlarıyla hareket etmeyi bıraktığım an “Aşklarca” şarkısıdır. Saçlarımı doğal haline döndürüp şarkımı buldum ve kendi dolabımdan 18 yaşındaki Elif’i tekrar giyindirdim. “Aşklarca” klibi benim cocukluk hayalim. Murat Joker ile bir araya geldiğimiz andan itibaren hayalden hayale bir yol yakaladık ve fikrimi çok beğendi. Halil Güzel ile birbirinden güzel fotoğraflar çektik ve bu imajı kendisi yüreklendirdi. Benim icin büyük bir değişim yeni bir karardı.
Bu video sevgi çemberi içinde çekildi. Klip de eşlik eden cast ilkokul arkadaşlarım ve fanlarımdan oluşuyor. Zafer Tunç’un koreografisinde müthiş bir enerji ve akis yakaladık. Şarkıcılık hayali kurmaya başladığım ilk yaşlardan beri dans etmek istiyordum. Bu ekip beni kabuğumdan sıyırdı.
Kaynak: Gzone